Yazarlarımız

“VANDAL EMPERYALİSTLERDE HİLE VE DESİSE BİTMEZ”

Değerli dostlar,

Kaos, kargaşa ve bazı bölgelerinde katliam ve soykırım derecesine ulaşmış vandallık, işkence ve tahribatta sınır tanımayan savaşlara sahne olan dünyamızda insanlık,
21. Asırda büyük ve zorlu bir sınav ile karşı karşıya kalmış, adeta insan olmanın ulvî değerleri ve insan haklarından hızla uzaklaşmış ülkelerini, vatan ve halklarını korumakla görevli olan silahlı güvenlik kuvvetleri, orduların hiç ayrım yapmadan ekin biçer gibi insan öldüren birer ölüm makinaları robotlar halini aldıklarını görüyoruz.

Emperyalist ve işgalci devletler olarak bildiğimiz dünyayı yönetip jandarmalığına soyunmuş sözde medeniyet, uygarlık, demokrasi tacir ve havarileri başta, ABD olmak üzre asırlardır bu özellikleri elinde tutan İNGİLTERE, RUSYA, ÇİN ve AB’nin gözde kurucu ve güçlü ülkeleri olduklarını iddia eden ülkelerin peyklerinde hareket eden diğer ülkeler ile birlikte emperyalist duygu ve iştahlarının kabarması, sömürü ve sömürgede lider olmalarının verdiği vandallık ve vahşiliğin neticesinde sadece servet, enerji ve tüm zenginliklere, insanlığın doğal yaşam hakkı olan SU ve gıda ürünlerinin hepsine sahip olup temellerine alarak kendilerinden başkalarına kullanma hakkı tanımayanlar Dünyanın her yerinde kendilerinden binlerce kilometre uzakta olan ülkeleri işgal ederek kan gölüne çevirmekte çok mahir ve usta oldukları akıl ve izan sahibi tüm insanlığın bildiği bir gerçektir.

Din, Dil, Irk ve sözde medeniyet farklılıklarını bahane ederek kendileri dışında mütevazı de olsa bir devlet olarak yaşam sürmek isteyen bazı devletlerin siyasal, kültürel, ekonomik, yeraltı ve yer üstü zenginliklerinin çokluğu (Petrol, Doğal gaz ve çeşitli stratejik madenler uranyum, bor, altın) Askeri kısacası stratejik yönden büyüyerek güçlenmelerinin önüne geçerek tüm yetki ve inisiyatifi ellerinde tutabilmek amacıyla verdikleri başlıca ve en meşhur savaşlardan,
1) Gözlerine kestirdikleri devleti vücuda getiren halkı siyasi, ekonomik, din, dil, ırk hatta kültürel renk farklılıklarına dayanan iç çatışmaları bizzat kurdukları STK hüviyeti taşıyan vakıf ve kuruluşlarla körükleyerek iç savaş çıkartıp sonrada demokrasi ve özgürlük getiriyoruz vaat ve bahanesiyle işgal eder o ülkeye tabiri caiz ise çökerler.
2)Kurdukları şer ittifakları sayesinde söz konusu vandal devletler sözde “BİRLEŞMİŞ MİLLETLER” adı altında tamamen onların tiyatro ve illüzyon kuruluşunun tanıdığı adalet ve koruyuculuk sayesinde yaptıkları, işgaller sonucu meydana gelen zulüm, işkence, talan ve soykırımlarını aklayarak iyilik melekleri olurlar. Neticede işgal ettikleri ülke ve katlettikleri halkın kanları ile beslenerek güçlerine güç katarlar.
3)Dünya halklarını kandırmak ta yalan üreterek kışkırtmada ordinaryüs olan bu mel’un devletlerin ortak olarak kurdukları sözde insani tüm kuruluşların onlara hizmet eden, medya, vakıf ve stratejik olarak kurulmuş tüm birim ve paktlar da sahip oldukları yaptırım, koruyucu, kollayıcı ve önleyici güçlerini efendileri ve kurucuları olan vandallara rağmen kullanarak adalet üzre karar veremezler.

Ancak;
Bu vandallar kendi menfaatleri söz konusu olduğunda binlerce kilometre uzaktan gelerek istedikleri operasyon ve hareketi icra etmekten mazlum ve savunmasız sivil insanları (bebek, çocuk, kadın yaşlı) ayırt etmeden katletmeyi kahramanlık ve insanı görev olarak tanır ve bilirler.

Tıpkı, yıllardır Ortadoğu da olduğu gibi, yakın geçmişte kuzey Afrika, körfez ülkeleri, Asya da bittiğini ilân ettikleri halde halen devam eden asırlık savaşlarını dün Avrupa’nın ortasına çekerek paramparça ettiler an itibariyle ise Rusya-Ukrayna savaşını tezgahlayarak Karadeniz’in etrafından başlayarak Avrupa’nın kuzeyinde yerle yeksan etme planlarını uygulamaya soktular. Vandalizm ve emperyalizm de ortakları olan Rusya maalesef bu oyuna gelerek tuzağa düştü.

Sinsice planlarını devam ettiren bu vandal devletler aynı oyuna Yunanistan denen devlet olmak hakkını ve özgürlüğünü hükmen kaybetmiş ABD’nin ve AB ülkelerinin silahsız sadece para ve kurdukları ÜS’lerle eyaletleri haline gelmiş tasması ABD’nin elinde bulunan şımarık ve ukela devletçiği kışkırtarak EGE’den ve batımızdan deniz ve kara cephesi açmayı, ayrıca bozdukları ve yıktıkları SURİYE ‘ topraklarında oluşturdukları terör koridoru ve gelecekte teröre dayalı yıkıcı ve Türk Düşmanı bir uydu devlet ile,
Bölgede kadim ve güçlü olarak din dik ayakta durarak kendini koruyan, vandalların işkence ve zulmünden soykırıma varan katliamlarından kaçan mazlum halkın hamiliğini yapan onlara insanca yaşama ve barınma hakkı tanıyan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’miz ve Aziz Milletimize karşı acı acımasız olduğu kadar iki yüzlü kalleş ittifakları maalesef ilk günkü güçleri kadar olmasa da halen devam ediyor.

Lakin,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümeti oynanan tüm oyunların farkında olarak gündem de olan tüm anlaşmazlık ve sorunları tarafsız olmasa da uluslararası hukuk, adalet ve İnsan haklarına dayanarak ve haklılığından aldığı güç ile kendini savunmakta gerektiği yerde düşmana anladığı dilden olmak üzre en şiddetli tokadını vurarak hizaya getirerek Aziz Türk Milletimizin âli menfaatlerini korumakta kararlıdır.
Kadim ve Güçlü Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz, ölümü öldürenlerden müteşekkil Aziz ve müşfik Milletimizin,
“Kahraman evlatlarının PEYGAMBER OCAĞI olarak bilerek, Ölürsek ŞEHİT, kalırsak GAZİ ruhuna sahip
TÜRK ORDUSU,

“NUSH İLE USLANMAYANI ETMELİ TEKDİR, TEKDİR İLE USLANMAYANIN HAKKI KÖTEKTİR.”

Özlü deyiminden hareket ile saldırgan değil, Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün güzel vecizesi ne uygun olarak,

“YURTTA SULH CİHANDA SULH” İlkesini benimseyip o mihval üzre gereğini icra eder.

Mensubiyetiyle şeref duyduğumuz son ve HAKK din olan İSLAM dininin emir ve kaidelerini amasız, fakatsız, lakinsiz kabul eden bir Millet ve Devlet olarak,
Komşularımız ile hukukumuzun sanki birbirinin VARİSCİSİ imiş gibi iyi niyet ve barış üzre beraber dostça yaşamaktan yanayız.

Yüce ALLAH (cc) biz kullarına mealen,

“BİR İNSANI KATLEDEN TÜM İNSANLIĞI KATLETMİŞ,BİR İNSANI YAŞATAN TÜM İNSANLIĞI YAŞATMIŞ GİBİDİR.” buyurmaktadır.

Saygı değer dostlarla sohbetimize istemiyerekte olsa ara verirken,

Rabbimizden dilek ve duamız,

Yeniden şekillenen dünya düzen ve dizaynında Mazlumlara rahmet ve mağfiret sıfatıyla tecelli ederek onların çektikleri çilelere son vermesini, Tarih boyunca mazlumun yanında hamisi, zalimin karşısında korkulu rüyası olan Aziz ve Müşfik Türk Milletimiz ve onun Kadim ve Güçlü Devleti İslâm’ın son kalesi ve ordusu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne sahip çıkarak muzaffer kılmasıdır.

“SİZİN ŞER ZANNETTİKLERİNİZDE HAYR, HAYR ZANNETTİKLERİNİZDE ŞER VARDIR.” (Ama onu siz akledip anlayamazsınız.)

Bu vandallara karşı savaşı yine onların savaş ve hileleri ile kazanmamız gerekiyor.

“DÜŞMANIN SİLAHI İLE SİLAHLANIN.” buyurarak yol ve hedef göstermektedir.

Efendimiz
Hz. Muhammed Mustafa (sav)
“ALLAH TÜRKÜ KORUSUN,”
“NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE”
Vesselam.

Ahmet Selim ARSLAN

Bir Cevap Yazın