İsmail CENGİZ – Avrupa Türk Dernekleri
Federasyonu Genel Başkanı
Anahtar Kelimeler: Avrasya, Balkanlar, Doğu Türkistan, İpek Yolu, Kafkaslar, Orta Asya, Türk Dünyası, Türkistan
İpek Yolu denildiğinde öncelikli olarak Türkler ve Çinliler gelir, sonra da “Orta Asya” coğrafyası… Turfan, Hoten, Ksşgar ve devamında Buhara, Semerkant, Aşkabat, Hive akla gelir. Gerçekten de İpek Yolu güzergahına bakıldığında, hemen hemen her köşesinde Türk’ü görmek, Türk’ün izine rastlamak mümkündür. Bu sebepledir ki, “İpek Yolu”nu, rahatlıkla “Türk Yolu” olarak da adlandırabiliriz.
“Bir Kuşak – Bir Yol” olarak adlandırılan ve 2013 yılında Çin Devlet Başkanı tarafından gündeme getirilen “İpek Yolu Projesi”, tarihi İpek yolu güzergahının modernize edilmiş bir halidir. Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılına dek gelen 2049 yılında tamamen bitirilmesi hedeflenen projeye 60 kadar ülke destek vermektedir. Ulaşım ağları, enerji ağları ve telekominikasyon yoluyla uluslararası entegrasyonu hedefleyen İpek Yolu Projesi; dünya GSMH’nın %42’si, dünya nüfusunun %64’i, karaların %40’ı, bilinen enerjinin %75’ini kapsamaktadır.
Çin, Tarihi İpek Yoluna atıflar yaparak, dünya toplumları hafızasındaki olumlu imaja yatırım yapmaktadır. Hedeflenen iletişim ve ulaşım projeleri “ipek yolu” adlarıyla anılmaktadır: “demir ipek yolu”, “kara ipek yolu”, “deniz ipek yolu”, “hava ipek yolu” ve “dijital ipek yolu” gibi. Çin böylece dünya toplumlarının projeyi kolay anlamaları ve güven oluşmasını sağlamaya çalışmaktadır. (^ a b c GÜNER, Yrd. Doç. Dr. Bülent. “OBOR GİRİŞİMİ’NİN COĞRAFYASI”. Marmara Coğrafya Dergisi.)
“Çin ulusunun büyük uyanışı” sloganı ile ortaya çıkarılan bu projedeki bilinen amaç; Çin ihraç ürünlerinin ticaret yolunu karaya çekmek ve otoban ve demiryolu güzergahı üzerinden Avrupa’ya ulaştırmaktır. Sadece Çin ürünlerini değil, Çin’de üretilen bütün malların demiryolu üzerinden Avrupa’ya hızlı ve güvenli şekilde ulaştırılmasını da kapsamaktadır.
Pekin’den başlayıp, Doğu Türkistan üzerinden geçerek, Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan’a ulaşacak olan demiryolu, Türkmenistan’da iki kola ayrılıyor. Bir kolu İran’a ulaşıyor, diğer kolu da Hazar güzergahından Kafkasya’ya ulaşıyor.
Demiryolu İran’da da iki kola yarılıyor. Bir kolu Basra körfezine iniyor, ikinci kolu ise Türkiye güzergahını takip ederek Avrupa’ya uzanıyor.
Demiryolunun Kafkasya ve Azerbaycan’a ulaşan ikinci ana kolu ise Gürcistan ve Kars üzerinden Anadolu topraklarına giriş yapıyor, buradan da Balkanları geçerek Avrupa’ya uzanıyor.
Gürcistan’da ikinci bir kol daha bulunuyor. Buna göre demiryolunun Karadeniz ve Ukrayna üzerinden Avrupa’ya ulaştırılması hedefleniyor.
Özetlemek gerekirse, projenin iki önemli kapısı vardır. Birincisi projenin çıkış noktasını Uygurların vatanı Doğu Türkistan, Batı’ya açılan kapısını ise Türkiye oluşturmaktadır. Pekin’den Avrupa’nın en uç noktasına kadar kesintisiz ulaşımın sağlandığı bu güzergah tamamlandığında eskiden 45-60 günde ulaşımın sağlandığı Pekin – Londra hattı 15-18 günde tamamlanmış olacaktır.
Üçü deniz, ikisi kara olmak üzere beş güzergahta Proje tamamlandığında, 65 ülkede toplam 21 trilyon dolar büyüklüğü olan ekonomilerin inovasyonu mümkün olabilecektir.
* Güzergah üzerindeki ülkeler, altyapı planlarını ve standartlarını oluşturacak, ana ulaşım yolunu inşa edeceklerdir.
* Güzergah üzerindeki ülkeler arasında sermaye bağlantısı kurularak finansal işbirliği yapılabilecektir.
* Güzergah üzerindeki ülkeler arasında otomatik olarak ticaret bağlantısı kurulmuş olacağından, ülkelerin yatırım ve ticareti kolaylaştırıcı önlemler almasına vesile olacaktır..
* Güzergah üzerindeki ülkeler arasında oluşacak menfaat ilişkisinden dolayı ister istemez, bölgesel işbirlikleri artacaktır.
* Aynı şekilde kültürel, akademik, turizm, bilim ve spor gibi hemen hemen her alanda ülkeler arasında işbirlikleri görülecektir.
Orta Koridor ve Türkiye’nin Konumu
Resmi olarak Çin-Orta Asya- Batı Asya Ekonomik Koridoru olarak bilinen Çin’in Orta Koridoru, Avrasya’dan geçerek tarihi İpek Yolu’nun ana arterlerini olduğu Asya, Kafkaslar ve Orta Doğu yoluyla ekonomik iş birliğini teşvik etmenin yanı sıra, Avrupa ve Çin’in uzak pazarlarını birbirine bağlayarak eski bir güç, kültür ve ticaret bağını yeniden canlandırmayı hedefliyor. Aynı zamanda Çin’in küresel politik ve ekonomik etkisini güçlendirmek, Çin’i bölgesel ekonomilere bağlamak ve Çin’in küresel değer zincirinde yükselişini kolaylaştırmaya yardımcı olmak için fırsat sunmaktadır (Steven, 2018). (Sefa Çatal, “Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin Türkiye’nin Ekonomi Güvenliğine Etkileri” A.Ü. So. Bil. Dergisi, Cilt/Vol.: 19 – Sayı/No: 15 Temmuz Özel Sayısı (101-124)
Türkiye’den başlayarak Gürcistan’dan Azerbaycan’a, buradan da Hazar Denizi’ni aşarak Türkmenistan ve Kazakistan’ı takiben diğer Orta Asya Cumhuriyetleri, Afganistan, Pakistan ve Çin Halk Cumhuriyeti’ne ulaşan Orta Koridor, tarihi İpek Yolu’nun canlandırılması için yapılan projenin en önemli bileşenlerinden biridir. Rusya’nın içinde yer aldığı Kuzey Koridoru ile İran’ın içinde yer aldığı Güney Koridoruna alternatif oluşturan Orta koridor, Çin ile Avrupa’nın bütünleşmesi adına önemli bir yere sahiptir (Milliyet, 2016). (Sefa Çatal, “Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin Türkiye’nin Ekonomi Güvenliğine Etkileri” A.Ü. So. Bil. Dergisi, Cilt/Vol.: 19 – Sayı/No: 15 Temmuz Özel Sayısı (101-124)
Çin açısından Türkiye, Avrupa’ya ve Balkanlara bir çıkış kapısı, Orta Asya ve Ortadoğu’da ekonomik alanda iş birliği yapabileceği bir ortaktır. Orta Koridor’un Türkiye’den geçecek olması, Türkiye’nin Asya-Avrupa-Asya bağlamında stratejik geçiş güzergahlarının tamamını kontrol ediyor olması, Türkiye’yi proje için kilit ülke konumuna getirmektedir. Proje dahilinde Türkiye ve Çin, ekonomik kültürel, güvenlik ve jeopolitik alanlarda birbirini tamamlayan iki ülke konumuna gelmektedir (Durdular, 2016). (Sefa Çatal, “Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin Türkiye’nin Ekonomi Güvenliğine Etkileri” A.Ü. So. Bil. Dergisi, Cilt/Vol.: 19 – Sayı/No: 15 Temmuz Özel Sayısı (101-124)
İpek Yolu Güzergahının Kilit Ülkesi Türkiye
“Afro – Avrasya bağlamında stratejik geçiş güzergahlarının tamamını kontrol eden Türkiye; İpek Yolu’nu temsil eden maddi ve manevi tüm potansiyel öğeler için de kilit önemi haizdir. “Mikro-milliyetçilik“, “entegrasyon“ ve “öngörülemezlik“ rekabet parametreleri ile şekillenen yeni uluslararası sitemin de, İpek Yolu entegrasyonunun da ne olacağı Türkiye ve Rusya’nın ne olacağına bağlıdır. Bu bağlamda Çin’in politika geliştirirken, bu iki ülke üzerindeki baskılar dâhil gerekli çok boyutlu analizleri yaptığı ümit edilmektedir. (…) “Türkiye ve Çin için tüm bu alanlarda birbirini tamamlayan ikili ve çok taraflı stratejik işbirliği potansiyeli hiçbir ülke ile olmadığı kadar güçlüdür.” (Süleyman Şensoy “Bir Kuşak Bir Yol: Çin, Türkiye ve Dünya”, 28 Ocak 2016, www.tasam.org)
Gerçekten de Çin, bu projenin başarı ile sürdürülmesini arzu ediyor ise öncelikle Rusya ve Türkiye ile her konuda asgari müştereklerde işbirliği içinde olma zorunluluğu vardır. Meseleye Türkiye açısından bakacak olursak, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Türkiye’ye ihtiyacı, Türkiye’nin Çin’e ihtiyacından daha fazladır.
* Kara ve Demir İpek Yolu’nun karadan Batı’ya, Avrasya’ya açılan tek yolu Uygurların yaşadığı Doğu Türkistan topraklarıdır.
* İpek Yolu güzergahının Avrasya’ya çıkış kapısı olan Doğu Türkistan sorununun çözüme kavuşturulmasında Türkiye’nin desteğine ihtiyacı vardır.
* İpek Yolu’nun geçtiği Orta Asya coğrafyası Türkiye ile akrabalık ilişkileri içerisinde olan Türkistan Cumhuriyetleri’nin sınırları içindedir.
* İpek Yolu’nun iki önemli kavşağı olan Kafkaslar’da, Gürcistan’da ve İran’da, Güney Azerbaycan’da hakim güç, Türkiye’ye manen bağlı akraba topluluklarıdır.
* İpek Yolu’nun Avrupa’ya çıkış kapısı olan Balkanlar’da, Bulgaristan’da, Makedonya’da, Kosova’da, Bosna-Hersek’te Türkiye’nin ne kadar etkili olduğu bilinen bir gerçektir.
Velhasıl-ı kelam, haritayı gözümüzün önüne getirdiğimizde demir ve kara İpek Yolu güzergahının, Türk devlet ve topluluklarının ve akraba topluluklarının yaşadığı coğrafya üzerinden geçtiği görülecektir ki, bu tespit, İpek Yolu’nun diğer adının “Türk Yolu” olduğunu söylememize neden olmaktadır.
Uzmanların değerlendirmesine göre, İpek yolu projesi tamamlandığında, Çin’in mevcut ticaret hacminin iki kattan fazla artacağı belirtilmektedir. Aynı şekilde projeye ortak olan ülkelerin de ticaret hacimleri de artacaktır. Özellikle tarihi İpek Yolu güzergahının kilit ülkesi olan Türkiye’nin, bu projenin en çok kazanan ikinci ülkesi olma ihtimali kuvvetle muhtemeldir.
Türkiye’nin Önemi ve Etkisi
“Mackinder’e göre Avrasya-Afrika kıtalarının bir araya gelmesiyle oluşturduğu ‘’Dünya Adası’’ her açıdan en zengin kıta bileşimdir ve Türkiye’de bu bölgenin tam merkezindedir. Yüzyıllarca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan Türkiye, Doğu ve Batı kültürünün sentez bölgesi, Bütün Türk Dünyası’nın da merkezdir (Şemşek, 2013).
Türkiye, jeopolitik ve jeostratejik mevki itibarıyla;
* Dünyanın en önemli petrol rezervlerine sahip Orta Doğu ve Hazar Havzası,
* Önemli deniz ulaştırma yollarının kavşağı durumunda bulunan Akdeniz Havzası,
* Tarihte her zaman önemini devam ettirmiş olan Karadeniz Havzası ve Türk Boğazları,
* Sovyet Rusya ve Yugoslavya’nın dağılması sonucu yapısal değişikliklere uğrayan Balkanlar,
* Zengin doğal kaynakları bulunan Kafkasya ve bunun dışında
* Orta Asya’nın oluşturduğu coğrafyanın merkezinde kilit bir konumdadır.
Üç kıtayı birbirine bağlayan ve çok önemli jeostratejik konuma sahip olan Türkiye, Avrupa, Asya, Balkan, Kafkas, Ortadoğu, Akdeniz ve Karadeniz ülkesidir. 1990’lı yıllardan beri büyük çapta değişimlere sahne olan Balkanlar, Kafkasya ve Orta Asya ülkeleriyle kurduğu kültür birliği ve artan ilişkilere sahip olması, Kafkasya ve Orta Asya petrol ve doğal gazının Batıya ulaşmasında ana güzergâh üzerinde olması, Ortadoğu’nun önemli bölümünü besleyen su kaynaklarına sahip olması, Türkiye’nin jeostratejik önemini pekiştiren temel unsurlardır (Tangör, 2016). (Sefa Çatal, “Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin Türkiye’nin Ekonomi Güvenliğine Etkileri
Bir ülkenin başka ülkelere ihtiyaç duymadan varlığını devam ettirebilmesi için ihtiyaçlarını kendisinin üreterek karşılaması gerekir. Türkiye, dünyada kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biridir (Sezgin, 2013). (Sefa Çatal, “Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin Türkiye’nin Ekonomi Güvenliğine Etkileri” A.Ü. So. Bil. Dergisi, Cilt/Vol.: 19 – Sayı/No: 15 Temmuz Özel Sayısı (101-124)
İpek Yolu güzergahının ana hattını oluşturan coğrafyanın tam merkezi konumunda bulunan Türkiye; enerji hatları, 3. Köprü, İstanbul Havalimanı, Marmaray projeleri ile siyasi, ekonomik özellikleri ile en stratejik ülke konumundadır. Özetlersek, Türkiye’nin tüm bu özellikleri bakımından Çin Halk Cumhuriyeti; (a)Batı’ya açılmak istiyorsa, Ortadoğu’ya açılmak istiyorsa (b) İslam Dünyası’na açılmak istiyorsa, (c) Avrasya coğrafyasında yatırımlarını güvence altına almak istiyorsa Türkiye ile birlikte hareket etme zorunluluğu vardır.
Gerçekten de, “Kuşak ve Yol İnisiyatifi Türkiye’nin jeopolitik stratesine son derece uygundur. Türkiye, Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkasya’nın kesişme noktasında, Avrasya’nın tam merkezi konumundadır. Akdeniz’den Pasifik Okyanusu’na kadar uzanan sınırların ortasında bulunan Türkiye’yi, strateji uzmanı Zbigniew Brzezinski’nin de belirttiği gibi Avrasya’nın dayanak noktası olarak tanımlamak yanlış olmaz. Avrasya’nın kavşak noktası olan Türkiye, Balkanlar, Ortadoğu Kuzey Afrika ve Kafkaslar gibi önemli bölgelerle bağlantısı bulunmaktadır (Yurdakul, 2017).
Akdeniz ve Karadeniz ile iç içe olan Türkiye’nin konum itibariyle ne kadar önemli olduğunu ve jeopolitik ve jeoekonomik önemini göstermektedir. Bundan dolayı Türkiye, Kuşak ve Yol projesinin inşasında coğrafi kilit köprü halini almıştır. Avrupa ve Asya’yı birleştirerek köprü görevini üstelenen Türkiye’nin küresel jeostratejik önemi yadsınamaz.
Türkiye, kritik jeopolitik konumu ve köklü altyapı, ticaret ve taşımacılık unsurları ile Kuşak ve Yol boyunca kilit ülkelerden birisidir. Türkiye ile Çin arasında yapılan ikili anlaşmalar, Türkiye’nin rolünü bir birleşme noktası ve Kuşak ve Yol için kritik bir merkez olarak göstermektedir (Nan, 2017). (Sefa Çatal, “Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin Türkiye’nin Ekonomi Güvenliğine Etkileri” A.Ü. So. Bil. Dergisi, Cilt/Vol.: 19 – Sayı/No: 15 Temmuz Özel Sayısı (101-124)
Daha genel bir değerlendirme yapmak gerekirse, İpek Yolu projesi;
* Doğu Türkistan’dan Tuna nehrine kadar uzanan Türk Dünyası coğrafyasında Türk halklarının her alanda birbiriyle bağlantılarını, iş birliklerini sağlamış olacaktır.
* Orta Asya ile Kafkasya bölgelerini yani Türkistan Cumhuriyetleri ile Azerbaycan da dahil Kafkas ülkelerini birbirine bağlayacaktır.
* Azerbaycan’ın Alat Limanı ile Türkistan Cumhuriyetlerini Batı ulaştırma güzergahına bağlayacaktır.
* Aynı şekilde Türkmenistan’ı Türkmenbaşı Limanı üzerinden, Kazakistan’ı Aktau Limanı üzerinden Avrupa’ya bağlayacaktır.
* Bakü-Tiflis-Kars (BTK) demiryolu hattı projesi, Türkiye’yi Gürcistan üzerinden Hazar Denizi’ne bağlayacak koridor oluşturmuştur.
* En önemlisi Türkiye ile Türkistan Cumhuriyetleri arasında kesintisiz bağlantı kurulmuştur.
Velhasıl geçmişte Cengiz Han’ın kılıçla koruyarak küreselleşmenin ilk adımını atmasına vesile olan tarihi İpek Yolu güzergahında günümüzde Cengiz Han’ın rolünü Çin, Rusya ve Türkiye üstlenecektir. Türkiye; konumuyla, enerji, doğal gaz ve petrol hatları ile, Avrupa-Asya, Asya-Balkanlar, Asya-Ortadoğu, Akdeniz-Afrika bağlantıları ile İpek Yolu’nu “Türk Yolu”na dönüştürecektir. Yeter ki, potansiyelimizin farkına vararak, milli çıkarlarımız çerçevesinde belirlenen stratejimizi uygulayalım…