Gülten RAYİMOĞLU
Türklerin bağımsızlık mücadelesi, yalnızca bir tarihsel olgu ya da geçmişteki zaferlerle sınırlı bir kavram değildir. Türk milletinin varoluşunda, kültüründe ve geleceğine dair bakış açısında bağımsızlık, bir yaşam biçimi, bir kimlik meselesidir. Bağımsızlık, sadece dış müdahalelere karşı duyulan direncin değil, aynı zamanda içsel bir özgürlüğün, kendi benliğini bulma ve koruma arzusunun da yansımasıdır. Türk milletinin bağımsızlık konusundaki kararlılığı, bu halkın ruhundaki özgürlük arayışının ve kendine ait bir varlık olarak yaşam hakkının savunulmasının bir sonucudur.
Türklerde Bağımsızlık: Tarihi Bir Karakter Özelliği
Türklerin tarihi boyunca karşılaştığı sayısız işgal, saldırı ve baskıya rağmen, her defasında kendilerini yeniden toparlayarak bağımsızlıklarını korumaları, bu halkın karakterinde derin bir özgürlük arayışı olduğunu gösterir. Orta Asya’nın bozkırlarında at koşturduğundan beri, Türkler her zaman özgürlüğünü en yüksek değer olarak kabul etmiştir. Bir Türk, kendi kaderini tayin etme hakkını, sadece bir dış tehditten korunma olarak değil, aynı zamanda içsel bir varlık ve manevi bütünlük meselesi olarak da görmüştür.
Bu, Türklerin tarih boyunca kurduğu imparatorluklardan, milletin bağımsızlık mücadelesine kadar her aşamada kendini hissettiren bir özelliktir. Örneğin, Türklerin Selçuklu ve Osmanlı İmparatorlukları dönemindeki güçlü devlet yapıları, sadece askeri başarılarla değil, aynı zamanda milletin özgürlüğü ve iradesini sürekli olarak koruma çabalarıyla da şekillenmiştir. Osmanlı, güç kazanırken bile dışa bağımlı olmamaya, kendi iç iradesini kaybetmemeye özen göstermiştir. Ancak Osmanlı’nın çöküşüyle birlikte, Türk milletinin modern bağımsızlık mücadelesi olan Kurtuluş Savaşı devreye girmiştir.
Kurtuluş Savaşı: Bağımsızlık ve Toplumsal Uyanış
Türk milletinin bağımsızlık arayışı, 1919’da Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde başlatılan Kurtuluş Savaşı’nda somutlaşmıştır. Bu dönem, Türk halkının tüm tarihi boyunca en net şekilde bağımsızlık ve özgürlük için verdiği mücadelenin sembolüdür. Birçok cephede işgal güçlerine karşı verilen amansız direniş, Türk milletinin özgürlüğe olan düşkünlüğünü, vatanına duyduğu sevgiyi ve en önemlisi de bağımsızlık karakterini gösterir.
Atatürk’ün “Ya istiklal, ya ölüm!” sözleri, sadece bir askeri komutanın çağrısı değil, tüm Türk halkının bağımsızlık iradesinin dışa vurumudur. Bağımsızlık, Türk milletinin varlık sebebidir; bu nedenle bir halkın kurtuluşu için, sadece askeri zaferler değil, toplumsal ve kültürel bir uyanış da gereklidir. Bu mücadelenin zaferle sonuçlanması, Türk milletinin kendi yolunu çizme hakkını savunduğunun ve dış müdahalelere boyun eğmeyecek bir halk olduğunu dünyaya ilan etmesinin bir ifadesidir.
Bağımsızlık: Türk Kimliğinin Bütünleyici Unsuru
Türklerin bağımsızlık meselesine bakarken, bunu yalnızca bir toprak parçasının savunulması ya da bir devletin kurulması olarak görmek eksik olur. Bağımsızlık, Türk milletinin kimliğini şekillendiren temel değerlerden biridir. Bağımsızlık, bir halkın kendi dilini, kültürünü, geleneklerini özgürce yaşamasıdır. Türk milleti, tarih boyunca hep kendi kimliğini korumak için verdiği mücadelelerle tanınmıştır.
Türklerin bağımsızlık anlayışı, aynı zamanda toplumsal değerlerin, adaletin, eşitliğin ve özgürlüğün savunulmasıdır. Bir toplumun bağımsız olması, sadece devletin bağımsız olmasıyla ilgili değil, bireylerin de kendilerine ait bir irade ile var olabilmesinin temel şartıdır. Bu, Türk milletinin özgürlük anlayışının ve bağımsızlık kavramının toplumsal boyutudur.
Bağımsızlık, Türk milletinin sadece askeri zaferlerinin değil, kültürel ve manevi direncinin de göstergesidir. Türk halkı, özgürlüğünü sadece dışa karşı değil, içe karşı da savunmuş ve bu uğurda mücadele etmiştir. Bağımsızlık, Türk milletinin sadece dününe değil, aynı zamanda yarınına sahip çıkmasının simgesidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte, Türk halkı sadece topraklarını kazanmakla kalmamış, aynı zamanda kendi geleceğini, kültürünü, dilini ve kimliğini koruma konusunda da bir zafer kazanmıştır.
Bağımsızlık ve Türk Dünyası: Ortak Bir Hedef
Türk milletinin bağımsızlık mücadelesi, sadece Türkiye’yi değil, tüm Türk dünyasını da etkilemiştir. Türk milletinin bağımsızlık anlayışı, Orta Asya’dan Anadolu’ya, Balkanlar’dan Kafkaslar’a kadar geniş bir coğrafyada yankı bulmuştur. Bağımsızlık, tüm Türk toplulukları için bir hedef, bir yaşam biçimi olmuştur. Bugün, Türkiye’nin dış politikası ve bağımsızlık anlayışı, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve diğer Türk Cumhuriyetleri için de ilham kaynağıdır. Bağımsızlık, Türk dünyasında bir arada olmanın, ortak bir kimliği savunmanın ve kültürel değerleri yaşatmanın yoludur.
Sonuç olarak, bağımsızlık, Türk milletinin sadece bir tarihsel mirası değil, yaşam biçimidir. Türk halkı, her dönemde özgürlüğünü korumak için mücadele etmiş ve etmeye devam etmektedir. Bu bağımsızlık mücadelesi, geçmişten geleceğe Türk milletinin temel karakteri olmayı sürdürmektedir. Türklerin özgürlük mücadelesi, bir halkın sadece kendi devletini kurma değil, kendi kimliğini, kültürünü ve iradesini koruma çabasıdır. Bağımsızlık, Türk milletinin her koşulda savunduğu bir değer, bir varoluş biçimidir ve bu miras, Türk halkının yarının dünyasında da varlığını sürdürecektir.