Yazarlarımız

50 Yılın Getirdiği Nokta: Kalabalık İçinde Yalnızlık

Hüseyin YILDIRIM

Son 50 yılda teknoloji, iletişim ve şehirleşme hızla ilerledi.
Dünyamız küçüldü, insanlar birbirine daha yakın hale geldi; fakat bir o kadar da uzaklaştı. Modernleşmenin ve dijitalleşmenin getirdiği bu “kalabalık” çağında, ironik bir şekilde, insanlar hiç olmadığı kadar yalnız hissediyor.
Peki, ne oldu da bu noktaya geldik?
Dijital İletişim: Yakınlık mı, Uzaklık mı?
Eskiden dostlarla sohbet etmek, bir çayın etrafında toplanıp dertleşmek demekti.
Şimdi ise bir mesajlaşma uygulamasında yazılan kısa bir “Nasılsın?” sorusu iletişimin yerini aldı. Daha çok konuşuyor, daha az anlıyoruz.
Sosyal medya sayesinde binlerce kişiyle bağlantıda kalıyoruz; ama bu bağlantılar, samimiyetin sıcaklığını taşıyor mu?
Her şey hızlandı, her şey kolaylaştı; ama bir şey eksildi:
İnsanlar birbirinin gözlerinin içine bakarak konuşmayı unuttu.
Dijital dünyada profil fotoğraflarına bakarken, gerçek hayatta birbirimizin yüzüne bakmayı bıraktık. Bir ekranın arkasında binlerce kişiyle bağ kurarken, yanımızda oturan kişiyi fark etmiyoruz.
İşte bu yüzden kalabalıklar içinde yalnızlık yaşıyoruz.

Şehirleşme ve Kutu Hayatlar
50 yıl önce sokaklar daha samimi, mahalleler daha sıcaktı.
Komşuluk bir kültürdü; paylaşım, bir yaşam biçimiydi.
Bugün ise şehirleşme, insanları yüksek binalara sıkıştırdı.
Komşular birbirini tanımıyor, hatta aynı apartmanda oturanlar selamlaşmıyor.
Herkes kendi dünyasında, kendi işinde. İnsan kalabalıkları arasında yürüyen bir birey, etrafında yüzlerce kişi olmasına rağmen kimseyle gerçek bir bağ hissetmiyor.

Hızlı Yaşamın Yalnızlığı
Hayat, hızlandıkça derinliğini kaybetti. Herkes bir koşuşturma içinde; zaman yetmiyor, her şey anlık. Gündem değişiyor, duygular değişiyor, insanlar değişiyor.
Durup düşünmek, birine gerçekten kulak vermek, bir bağ kurmak artık “lüks” haline geldi. Bu hız, insanları yüzeysel ilişkilere ve yalnızlığa itti.
Çünkü bağ kurmak zaman ister, emek ister. Modern çağda ise zaman en kıymetli şey.

Yalnızlığın Çözümü: Yeniden İnsan Olmak
Peki, bu yalnızlıktan nasıl kurtulacağız? Çözüm, yine insanda saklı.
Teknolojiyi bilinçli kullanmayı öğrenmek, daha samimi ilişkiler kurmak için zaman ayırmak, komşumuza selam vermek, bir dostla bir fincan kahve içmek…
Küçük ama etkili adımlar, bu yalnızlığı aşmamıza yardımcı olabilir.
İnsanın kalabalıklar içinde kaybolmaması, kendi iç dünyasına dönüp gerçek değerlerini hatırlamasıyla mümkün. Şehirleşme, dijitalleşme ve hızlı yaşamın kaçınılmaz olduğunu biliyoruz. Ancak bu süreçte insanlığımızı kaybetmemek, içten bağlar kurmak ve yalnızlık duygusunu yenmek hâlâ bizim elimizde.
50 yıl sonra, teknolojik devrimlerin hayatımızı nasıl değiştirdiğini değil; insan olmayı nasıl yeniden öğrendiğimizi konuşmak dileğiyle…

Bir Cevap Yazın