Hüseyin YILDIRIM
Yiğit olanın lokması cana rızıktır, der büyüklerimiz. Bu söz, yalnızca yiğitliğin değerini değil, aynı zamanda yiğitliğin özünü anlatan derin bir anlam taşır. Yiğitlik, cesaretin, hakka olan inancın, adaletin ve ahlakın birleşimidir. Bir yiğit, sadece silahıyla değil, kalbiyle, düşünceleriyle ve tutumlarıyla da insanları etkiler. Onun lokması, sadece karın doyurmaz, ruhu besler. Çünkü yiğitler, doğruyu savunur, haksızlığa karşı durur ve milleti için canını ortaya koyar.
Bu sözdeki anlamı bir adım daha derinleştirirsek, lokma meselesi yalnızca fiziksel gıda ile sınırlı değildir. Bir yiğidin sunduğu lokma, insanın manevi açlığını da giderir. Onun verdiği nasihatler, örnek davranışlar ve cesaretin verdiği ilham, toplumda bir rüzgar estirir. Yiğitlerin lokması, sadece bir sofrada alınan bir parça ekmek değildir; o, bir milletin değerlerine, geçmişine ve geleceğine olan inancın simgesidir. Gerçek yiğit, insanları karnını doyurmakla kalmaz, onları doğru yolda yürütür, hayatta anlam bulmalarına yardımcı olur.
Kimse bize demesin buna yazıktır, beyler. Bir milleti inşa eden değerlerdir. Bir milletin geleceği, o milletin yiğitlerinden çıkar. O yüzden yiğitlerin lokması, her zaman şefkatle, anlayışla ve değerlerle beslenen bir sofradır. Bunu unutmamalıyız. Eğer bir halk, yiğitlerini yüceltir ve onlara değer verir, işte o zaman o halk gerçek anlamda büyür ve yücelir. “Yazık” demek, o yiğitlerin gösterdiği çabaların, fedakârlıkların ve adanmışlığın küçültülmesidir. Ama biz, ne olursa olsun, yiğitlerin yolundan gitmeliyiz, onlara saygı duymalıyız.
Soyu soysuz olanın sütü bozuktur, beyler. Soyun bozulması, sadece kan bağıyla değil, o soyu yetiştiren değerlerle ilgilidir. Gerçekten Türk olan, bu milletin değerleriyle büyümüş, bu milletin özünden beslenmiş kişilerdir. Eğer bir soy, tarih boyunca vatanını, milletini, bayrağını savunarak büyüdüyse, o soydan gelenlerin de o değerleri taşıması gerekir. Soy, sadece ataların kanı değildir; ataların mücadelesidir, kahramanlıklarıdır, adalet arayışıdır. Bu soydan gelenlerin, tarihlerinin hakkını vermeleri beklenir. O yüzden soyu soysuz olan, aslında kendi değerlerinden uzaklaşmış, geçmişini unutmuş kişilerdir. Onlar, Türk milletinin kalbinden yabancılaşmış, düşmanların beslediği ideolojilerin esiri olmuştur.
Bunların soyu bozulmuş Türk’e düşman göbekten, beyler. Gerçek Türk, tarihine sahip çıkan, milletinin birlik ve dirliği için mücadele eden kişidir. Türk, ne yalnızca geçmişine saygı gösterir, ne de yalnızca geçmişten alınan gücü hoyratça harcar. Türk, o gücü yücelmek ve toplumunu daha iyi bir yarına taşımak için kullanır. Eğer bir kimse, soyu Türk olduğu halde bu değerlere yabancılaşır ve Türk milletine karşı düşmanlık güderse, işte o kişi, soyu bozulmuş bir varlık olur. Bu, yalnızca kanla değil, gönül bağıyla da ilgilidir. Gerçek Türk, toprağını, milletini ve bayrağını canı pahasına savunandır.
O yüzden, beyler, her zaman hatırlayalım: Yiğitlerin lokması, sadece cana değil, tüm millete rızık olacaktır. Bizler, kökenimizi unutmadan, tarihimizden aldığımız güçle, geleceğe umut ve inançla bakmalıyız. Çünkü soyu soysuz olanın sütü bozuktur ve bu milletin her ferdinin, Türk milletinin değerlerine sıkı sıkıya bağlı olması gerekir. Bu bağ, bizim gücümüzdür, direncimizdir ve istikbalimizi inşa edecek en büyük kuvvetimizdir.