Yazarlarımız

NARDUGAN: KENDİ KÜLTÜRÜMÜZÜN KAYBOLMUŞ MİRASI

Musa VATANSEVER

Yeni yılın gelişi, takvimde sıradan bir gün değişikliğinden fazlasını ifade eder. Güneşin karanlığı yenmeye başladığı bu dönemi kutlamak, insanoğlunun binlerce yıldır yaptığı doğal bir ritüeldir. Ancak bu kutlamanın kökenlerinin Batı’dan değil, Türk kültüründen kaynaklandığını bilen kaç kişi var? İşte, unutturulmuş bir miras olan Nardugan Bayramı’nın yeniden hatırlanmasının tam zamanı.

AYAZ ATA VE HAYAT AĞACI: UNUTULAN DEĞERLER
Yeni yıl kutlamalarının sembollerinden biri olan Noel Baba’nın, aslında Türk mitolojisindeki Ayaz Ata figüründen türediği pek çok araştırmacı tarafından dile getirilmiştir. Ayaz Ata, kışın en soğuk günlerinde ortaya çıkan, yardıma muhtaç olanlara yardım eden bir figürdür. Kış mevsiminin sert yüzünü yumuşatan, iyilik ve cömertlik timsali olan Ayaz Ata, kültürel hafızamızın bir parçasıdır.
Bir diğer önemli unsur ise “Hayat Ağacı”dır. Bugün yılbaşı ağacı süsleme geleneği olarak bilinen bu ritüel, aslında Orta Asya Türklerinden Batı’ya taşınmış bir kültür mirasıdır. Türkler için Hayat Ağacı; bolluğu, bereketi ve yeniden doğuşu temsil eder. Altına konulan hediyeler, aslında doğaya ve hayata duyulan şükranı simgeler.

NARDUGAN BAYRAMI: GÜNEŞİN ZAFERİ
Türk dünyasında “Nar” güneşi, “Dugan” ise doğan anlamına gelir. Nardugan, yılın en uzun gecesi olan 21-22 Aralık’tan sonra gündüzlerin uzamaya başladığı dönemi kutlamak için yapılan bayramdır. Bu, sadece astronomik bir olay değil, aynı zamanda yaşamın karanlıktan aydınlığa geçişini kutlama sembolüdür. Doğanın döngüsüne duyulan bu saygı, Nardugan Bayramı’nda somutlaşmıştır.

BATI’NIN BENİMSENEN, UNUTULAN KÖKENLER
Geleneklerimizin Batı’ya taşınarak farklı biçimlerde yorumlanması tarih boyunca pek çok kez karşılaştığımız bir durumdur. Hristiyanlıkta, İznik Konsili’nin aldığı bir kararla Nisan ayında doğduğu bilinen Hz. İsa’nın doğum günü 24 Aralık olarak ilan edilmiştir. Bu tarihin seçilmesi, Türklerin güneşin yeniden doğuşunu kutladıkları döneme denk getirilerek, pagan kökenli kutlamaların önüne geçme çabasıdır. Böylece, Ayaz Ata bir anda Noel Baba’ya dönüşmüş, Nardugan kutlamaları ise unutulmaya yüz tutmuştur.

KENDİ KÜLTÜRÜMÜZE YABANCILAŞMAK
Bugün geldiğimiz noktada, yılbaşı kutlamalarına mesafeli yaklaşan bir kitle var. Bu kitlenin, Batı kaynaklı olduğunu düşündüğü için bu geleneklere soğuk baktığını görmek üzücü. Oysa, bu kutlamalar bizim öz kültürümüzün bir yansımasıdır. Kültürümüzü ve tarihimizdeki miraslarımızı unuttuğumuz için kendi değerlerimize bile yabancılaşmış durumdayız.
Yeni yılı kutlamak, sadece bir takvim değişimini değil, insanın kendine dönmesini ve yeni başlangıçlara adım atmasını simgeler. Yaradan’ın yarattığı bu düzeni kutlamak, hayata duyulan minnetin bir ifadesidir.

SONUÇ: GELENEĞİMİZİ HATIRLAYALIM
Yeni yıl kutlamalarını sadece Batı kültürüne ait bir gelenek olarak görüp reddetmek yerine, bunun Türk dünyasındaki kökenlerini anlamaya çalışmak daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Unuttuğumuz bu kültürel değerleri hatırlayarak, hem köklerimize sahip çıkabilir hem de farklı kültürlere olan saygımızı artırabiliriz.
Bu nedenle, Nardugan ruhuyla, Ayaz Ata’nın iyilik ve cömertlik anlayışını hatırlayarak; sevgi, barış ve dayanışma dolu bir yıl dileğiyle, herkesin yeni yılını kutlarım.
Yeni yılınız kutlu olsun, Nardugan Bayramınız mutlu geçsin!

Bir Cevap Yazın