Yazarlarımız

“Allah’a Aitiz ve O’na Döneceğiz”

Raziye ÇAKIR

Hayatın iniş çıkışlarında, her zorlukta ve her sevinçte, derin bir hakikatin fısıldadığını duyarız: “Biz Allah’a aidiz ve O’na döneceğiz.” Bu ifade, yalnızca bir inanç cümlesi değil; varoluşun derin anlamını içinde barındıran bir öğretidir. Peki, bu cümlenin bize söylediği daha derin şey ne olabilir? Biraz daha farklı bir açıdan bakalım.
Aidiyetin Sırrı: Kime Aitiz?
Modern dünyada “aitlik” kavramı, insanın çoğu zaman kendine bile yabancılaşmasına neden olmuştur. İnsan kendini bir işe, bir insana, bir mala, bir unvana ait hissediyor gibi görünebilir. Ancak bu aidiyetlerin hiçbirinin kalıcı olmadığını hepimiz biliriz. Bir mal kaybedilir, insanlar değişir, unvanlar gelir ve gider. İşte tam da bu noktada, “Allah’a aidiz” demek, insanı geçici bağlardan koparıp, varlığın ebedi merkezine bağlar.
Bu aidiyet, aynı zamanda büyük bir özgürlük getirir. Hayatın karmaşasında kaybolmuş bir insan, kim olduğunu ve kime ait olduğunu hatırladığında, dünya üzerindeki yüklerinden bir anda hafifler. İnsan, yalnızca Allah’a ait olduğunu anladığında, dünyadaki küçük endişelerin, kederlerin ve geçici zevklerin onun gerçek kimliğini tanımlayamayacağını kavrar.
Dönüş: Son Değil, Başlangıç
“Şüphesiz O’na döneceğiz…” Bu cümlenin sık sık ölümle ilişkilendirildiğini görürüz. Ama bu dönüşü sadece bir son olarak görmek, onun derin anlamını sınırlandırmak olur. Hayatta her gün, her an, bir dönüş yolculuğu içindeyiz aslında. Her kararımız, her tercihimiz, bizi Allah’a ya da ondan uzaklaşmaya yaklaştıran bir adım olabilir.
Allah’a dönüş, yalnızca fiziksel bir ölümle değil; ruhsal bir uyanışla da ilgilidir. İnsan, bu dünyada kaybolmuşken, bir gün O’na yeniden dönebileceğini, O’nun rahmetine sığınabileceğini bilmekle teselli bulur. Bu dönüş bir son değil; aslında insanın özüne, yaratıcısına ve hakikate yaptığı bir yolculuktur.
Hayatın Geçiciliği: Büyük Bir Fırsat
“Biz Allah’a aidiz ve O’na döneceğiz” ifadesi, hayatın geçici doğasını hatırlatır. Ancak bu geçicilik, bir kaygı nedeni değil; büyük bir fırsattır. Çünkü insan, kalıcı bir dünyada yaşamadığını bilirse, ona yüklenen sorumluluğu da daha anlamlı hale getirir. Geçici olan şeyler için yarışmak yerine, ebedi olan için çalışır. Mallar, unvanlar, şöhretler değil; iyilikler, adalet ve sevgi, insanın yanına kar kalır.
Hayatın geçici oluşu, insanın her günü bir armağan gibi yaşamasını sağlar. Bir sınavın içindeyiz; ama bu sınav yalnızca zorluklarla değil, güzelliklerle de dolu. Sevdiğimiz birinin gülümsemesi, bir iyiliğin getirdiği huzur, doğanın büyüleyici sessizliği… Tüm bunlar, Allah’a olan aidiyetimizin hatırlatıcılarıdır. Her şey, O’nun rahmetinin bir yansımasıdır.
Kayıplar ve Teslimiyet: Büyük Bir Bilgelik
Bu cümle, özellikle kayıplar karşısında bir teselli kaynağıdır. Ancak kaybetmek, bu dünyada insanın en zorlandığı duygulardan biridir. Bir sevdiğimizi, bir hayalimizi ya da sağlığımızı kaybetmek, bizi derin bir boşluğa sürükleyebilir. İşte tam bu noktada, “Allah’a aidiz ve O’na döneceğiz” demek, yalnızca bir teselli değil; bir teslimiyetin ifadesidir.
Bu teslimiyet, her şeyin bir amacı ve bir sahibi olduğunu kabul etmekle ilgilidir. Kayıplar, insanın dünyaya daha sıkı bağlanmasını engeller ve onu gerçek aidiyetine yönlendirir. Sevdiğini Allah’a emanet eden bir kalp, en derin acılarda bile teselli bulabilir. Çünkü bilir ki, her şeyin sonunda her şey O’na dönecektir.
Daha Derin Bir Perspektif: İnsanın Sorumluluğu
Aidiyet ve dönüş, insana yalnızca bir rahatlık değil; aynı zamanda bir sorumluluk da yükler. Allah’a döneceğimizi bilmek, her hareketimizin, her sözümüzün bir karşılığı olacağını hatırlatır. Bu farkındalık, insanı daha dikkatli bir hayat yaşamaya sevk eder. Başkalarına zarar vermemek, iyilik yapmak, hakikati aramak… Tüm bunlar, dönüş yolculuğunun birer gereğidir.
Aidiyet bilinci, insanı daha dürüst, daha merhametli ve daha sabırlı yapar. Çünkü Allah’a ait olduğunu bilen bir insan, yalnızca O’nun rızasını kazanmak için yaşar. Geçici hevesler peşinde koşmaz, dünya hayatını bir amaç değil, bir araç olarak görür.
Sonuç: Kendini Hatırlamak
“Biz Allah’a aidiz ve O’na döneceğiz” ifadesi, insanın yalnızca yaratılış hikayesini değil, aynı zamanda kendi özünü de hatırlamasını sağlar. Hayatın karmaşasında, günlük telaşlarda kaybolan insana, kim olduğunu ve neden burada olduğunu hatırlatır.
Bu dünyada ne kadar yürürsek yürüyelim, yolun sonu hep O’na çıkacak. Ve bu yolculuk, yalnızca O’na teslim olduğumuzda anlamlı hale gelecek. Bu yüzden, hayatı bir dönüş yolculuğu olarak görmek ve her adımda bu aidiyeti hissetmek, insanın kalbine gerçek huzuru getirecektir.
Unutmayalım: Asıl aidiyetimiz O’na, asıl dönüşümüz de O’nadır. Ve bu gerçeği hatırlamak, yaşamın en büyük armağanıdır.

Bir Cevap Yazın