Yazarlarımız

Trump’ın Zaferi: Dünya’ya Ne Getirecek?

Oya CANBAZOĞLU

Donald Trump, 2016’da Amerikan başkanı olarak seçildiğinde dünya, onun tarzını ve politika yaklaşımlarını anlamakta zorluk çekmişti. Gerçekten de Trump, “Amerika’yı yeniden büyük yapma” vaadiyle, ABD’nin dünya sahnesindeki rolünü gözden geçireceğini ve geleneksel dış politika yaklaşımlarını tersine çevireceğini açıkladı. O günlerden sonra, Trump’ın politikaları hem dünya kamuoyunda hem de uluslararası ilişkilerde büyük bir yankı uyandırdı. Şimdi ise, 2024 seçimlerinde Trump’ın tekrar başkan seçilmesi, global siyasetin geleceği açısından büyük bir belirsizliği beraberinde getiriyor. Peki, Trump’ın yeniden zafer kazanması, dünyaya ne gibi değişimler getirebilir?

1. Amerika’nın Ulusalcı ve Korumacı Politikalara Dönüşü
Trump, 2016’daki seçim kampanyasında “Amerika’nın çıkarları”nı ön planda tutacağına dair kesin bir taahhütte bulunmuştu. Bu ulusalcı yaklaşım, dışa kapanmacı ve korumacı bir ekonomik modelle birleşmişti. Trump, ticaret anlaşmalarını yeniden müzakere etti, Dünya Ticaret Örgütü’nü (WTO) sorguladı, Çin’e karşı gümrük tarifelerini yükseltti ve Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA) yerine daha “Amerika lehine” olacak şekilde yeniden düzenlenmiş anlaşmalar yapmaya çalıştı. Trump’ın yeniden başkanlık koltuğuna oturması halinde, bu korumacılık ve Amerika’nın önceliklerini savunma politikası daha da derinleşebilir. Bu, özellikle küresel ticaret sisteminde daha fazla tıkanıklık, daha fazla ticaret savaşı ve daha yüksek gümrük tarifeleri anlamına gelebilir.
Daha da önemlisi, Trump’ın ekonomi politikaları, ABD’nin içindeki büyük değişimlerle birlikte küresel düzeyde de etkisini gösterecektir. Bir tarafta dünya çapında büyüyen tedarik zinciri sorunları ve iş gücü kıtlığı ile mücadele eden gelişmekte olan ülkeler, diğer tarafta Amerika’nın daha içe dönük ekonomik politikaları ve devasa borç yüküyle uğraşan dünya ekonomisi…

2. ABD’nin Uluslararası Liderlikten Çekilmesi
Trump’ın başkanlık döneminde, Amerika’nın geleneksel müttefikleri ile olan ilişkileri ciddi şekilde sarsıldı. NATO’nun önemini sorgulayan, AB ile ticaret savaşlarına giren, Birleşmiş Milletler ve Paris İklim Anlaşması gibi çok taraflı anlaşmaları terk eden bir lider olarak Trump, Amerika’nın küresel liderlik rolünü gözden geçirmeye başladı. Bu da, dünya sahnesinde boşlukların oluşmasına ve başka güçlerin bu boşluğu doldurmasına sebep oldu. Çin ve Rusya, Amerika’nın bu çekilmesinden faydalandı ve kendi etki alanlarını genişletmeye başladılar.
Eğer Trump yeniden başkan olursa, bu tek taraflılık ve izole olma stratejisi daha da güçlenebilir. Bu durum, küresel güç dengesinde daha fazla bölünmeye yol açabilir. Özellikle Avrupa, Ortadoğu ve Asya gibi kritik bölgelerde, Amerika’nın içeri çekilmesi, çok taraflı işbirliklerini zayıflatabilir ve diğer ülkelerin daha fazla bağımsız politikalar geliştirmelerine neden olabilir.

3. Çin ile İlişkilerde Daha Sert Bir Dönem
Trump’ın Çin’e karşı takındığı tavır, 2016-2020 dönemi boyunca dünyanın en çok konuşulan dış politika konularından biri olmuştu. Çin, dünya ekonomisindeki yükselen gücü ve ticaret stratejileriyle dikkat çekerken, Trump yönetimi bu durumu tehdit olarak görmüş ve Çin’e karşı sert ekonomik ve askeri önlemler almıştı. Çin’e karşı ticaret savaşları açan, teknolojik şirketlerine yaptırımlar uygulayan ve Pekin’in küresel gücünü sınırlamaya çalışan Trump, bu politikaları daha da agresif bir şekilde sürdürebilir. Eğer Trump yeniden seçilirse, Çin ile olan ilişkilerde daha fazla gerilim ve belirsizlik yaşanabilir. Bunun, küresel ekonomik büyüme üzerinde olumsuz etkileri olabilir ve bu iki süper güç arasındaki çatışmalar, dünya çapında tedarik zincirlerinin daha fazla bozulmasına yol açabilir.

4. Ortadoğu’daki Güç Mücadeleleri
Trump, Ortadoğu’da da önemli değişiklikler yapmıştı. Özellikle, 2017 yılında İran ile yapılan nükleer anlaşmayı feshederek, Orta Doğu’daki güç dengelerini yeniden şekillendirdi. Ayrıca, 2019 yılında Suriye’den asker çekme kararı alarak, bölgedeki dengeleri yeniden sorgulayan bir adım attı. Trump’ın yeniden başkan olması durumunda, ABD’nin Ortadoğu’daki politikaları daha da belirsizleşebilir. Ancak bir diğer olasılık, Trump’ın askeri müdahaleleri ve küresel güvenlik politikalarını azaltarak daha fazla “Amerika’nın çıkarlarını” savunmaya yönelik bir yaklaşım benimsemesi olabilir. Bu da Ortadoğu’daki siyasi istikrarsızlığı artırabilir ve Türkiye, Rusya, İran gibi bölgesel aktörlerin daha büyük bir etki alanı kazanmasına yol açabilir.

5. Daha Fazla İç Çekişme ve Küresel İstikrarsızlık
Trump’ın liderliğinde ABD, daha az uluslararası işbirliği ve daha fazla iç çekişme yaşayabilir. Trump, içki ve dış politikada kutuplaştırıcı bir liderlik tarzı sergilemişti. Hem içeride hem de dışarıda çatışmaların artması, uluslararası ilişkilerdeki güveni sarsabilir. Globalde artan istikrarsızlık, yerel çatışmaları daha da körükleyebilir. Bu da, özellikle gelişmekte olan ülkelerde daha büyük sosyal ve ekonomik sorunlara yol açabilir.

Sonuç;
Donald Trump’ın bir kez daha başkanlık koltuğuna oturması, dünya politikasında büyük bir belirsizlik yaratacaktır. Ulusalcı bir dış politika, Amerika’nın içe kapanması, ticaret savaşlarının artması, Çin ile olan gerilimin daha da yükselmesi ve Ortadoğu’daki belirsizliklerin artması olasılıkları güçlenebilir. Ancak tüm bu olasılıkların ötesinde, Trump’ın başkanlık döneminin getireceği belirsizlikler ve potansiyel riskler, küresel istikrarsızlığın artmasına, yeni güç boşluklarının doğmasına ve uluslararası işbirliklerinin zayıflamasına neden olabilir.
Sonuç olarak, Trump’ın zaferi sadece ABD’yi değil, dünya genelinde dengeleri sarsabilir, uluslararası güvenlik ve ticaret ilişkilerini daha da karmaşık hale getirebilir. Ancak, her şeyden önce, bu dönüşümün en çok etkileyeceği şey küresel yönetişim ve uluslararası ilişkilerdeki belirsizlik olacaktır.

Bir Cevap Yazın