Yazarlarımız

Hayatı Kökten Değiştiren Ağaçlar

Hüseyin YILDIRIM

Ağaç dikelim mi? Evet, ama neden? Sadece gölge mi istiyoruz?
Ya da meyve? Yoksa daha derin bir anlam mı var? Farklı bir açıdan bakalım: Ağaç dikmek, sadece doğaya katkıda bulunmak değil, aynı zamanda insana ve topluma dair bir iyileşme hareketidir.

Ağaç yoksa, sadece yağmur eksik olmaz. Ruhumuz da eksilir.
Çünkü ağaçlar, doğanın sadece fiziksel değil, ruhsal bir nefesidir. Ormanlar kayboldukça, sadece su kaynakları tükenmez; insanlar arasında empati, doğayla olan bağ ve huzur da azalır. Bir ağaca baktığınızda fark edersiniz ki, onun kökleri kadar derin bir hikâyesi, dalları kadar geniş bir anlamı vardır.

Bir ağaç dikmek, sadece toprakla buluşturulan bir fidan değil, aynı zamanda sabır ve geleceğe olan inancın sembolüdür. Ağaçlar acele etmez. Bizim onlara verdiğimiz zamanı kullanarak, yavaşça büyürler. Ama bir kez büyüdüler mi, nesiller boyunca gölge, oksijen ve yaşam kaynağı olurlar. Belki de bu yüzden bir ağacın dikili olduğu bir dünya, yalnızca fiziksel olarak değil, ahlaki olarak da daha sağlıklıdır.

Yağmur yoksa su yok, su yoksa hayat yok. Bu doğru.
Ama bir ağaç sadece yağmur getirmez. Aynı zamanda insanın tüketim odaklı bakış açısını sorgulamasına da olanak tanır. Her ağaç, “Sen tüketiyorsun, ben üretiyorum.
Sen hızla yok ediyorsun, ben yavaşça inşa ediyorum,” der gibi bir mesaj verir.

Ağaç dikmek, bireysel bir eylem gibi görünse de toplumsal bir devrimdir.
Her bir fidan, dünyaya bırakılan bir iyilik nişanesidir. Belki bugünün meyvesini biz yiyemeyeceğiz, ama torunlarımız o meyvelerden beslenecek. Ve bu bile başlı başına bir umut kaynağıdır.
Sonuç olarak, ağaç dikelim. Ama sadece ormanı canlandırmak için değil, aynı zamanda ruhumuzu canlandırmak için. Çünkü ağaçlar, yalnızca doğaya değil, bize de kök salıyor.

Ağaç dikmek, dünyaya kök salmaktır. Ve kökleri güçlü olan bir dünya, geleceğe daha sağlam yürür.

Bir Cevap Yazın