Yazarlarımız

Derin Bir Yolculuk: Okumak, Düşünmek ve Sorgulamak

İbrahim SOYTÜRK

Dünyanın karmaşık labirentinde ilerlerken her birimizin en temel ihtiyaçlarından biri, düşüncenin ışığını aramaktır. Ancak bu ışık, kendiliğinden parlamaz; o, sorgulamanın, okumanın ve irdelemenin çabasından doğar. Genç zihinlerimiz bu çabayı öğrenmeye, anlamaya ve keşfetmeye ne kadar yönelirse, yaşamın kendisi o denli anlam kazanır. Ama neden ve nasıl?

Okumak, bir zihinle diğer bir zihin arasında kurulan en derin köprüdür. Bir kitabı açtığımızda, aslında sadece sayfalar arasında kaybolmayız; bir dünyanın kapılarını aralarız. O dünyada, başka bir insanın düşüncelerine, hislerine ve hayal gücüne dokunuruz. Okumak sadece bilgi edinmek değildir; bir karakterin yolculuğunu takip ederken empati kurmayı öğreniriz, felsefi metinlerde insan olmanın ne anlama geldiğini sorgularız, şiirlerde ise kelimelerin ötesindeki manaları ararız. Bu yüzden okumak, gençlerimize sunabileceğimiz en değerli hediyelerden biridir.

Ama sadece okumak yeter mi? Düşünmek, okumanın ruhudur. Bir metni okuduğumuzda onun üzerine kafa yormak, okuduklarımızı anlamlandırmaya çalışmak gerekir.
Düşünce, zihni canlı tutar. Fakat düşünmek, bazen alışılmış yollardan sapmayı, risk almayı ve cevaplardan çok soruların peşinden gitmeyi gerektirir. İşte burada felsefe devreye girer: “Neden buradayız?”, “Doğru ve yanlış nedir?”, “Bir hayatı anlamlı kılan şey nedir?” gibi soruların derin sularına dalmak için cesarete ihtiyaç vardır.

Felsefe, genç zihinleri harekete geçirmenin en etkili araçlarından biridir çünkü onları birer birey olarak kabul eder. Onlara dogmalar değil, sorular verir.
Bu sorular, birer rehber gibidir; cevapları her birey kendi içinde bulmak zorundadır.
Ve bu süreçte öğreniriz ki hayat, kesin doğrulardan ziyade çok sayıda gri alanla doludur. İşte bu farkındalık, bir gencin yaşamı daha anlamlı kılmasını sağlar.

Sorgulamak, öğrenmenin son aşamasıdır. Gençlere kitaplar sunabiliriz, düşüncelerini şekillendirecek araçlar verebiliriz, ama en önemli şeyi unutmamalıyız:
Onlara sorgulamayı öğretmeliyiz. Çünkü bir şeyi sorgulamak, o şeye sahip çıkmanın, onu anlamanın ve daha iyisini aramanın temelidir. Sorgulama, hem bireyi hem de toplumu ileriye taşır. Tarihe baktığımızda, insanlığın en büyük sıçrayışları hep sorgulamaya cesaret eden zihinlerden doğmuştur.
Gençlere okumayı, düşünmeyi ve sorgulamayı sevdirmek için onlara alan açmalıyız. Onların fikirlerini özgürce ifade etmelerine, hata yapmalarına ve yanlış sorular sormalarına izin vermeliyiz. Bu süreçte onlara yön vermek, sadece bilgi sunmaktan çok daha değerlidir. Çünkü bilgi her yerde bulunabilir, ama rehberlik etmek bir sanattır.
Ve bu sanat, insanlığı ileriye taşır.
Unutmayalım ki gençlerin zihinlerine serptiğimiz her bir felsefe tohumu, gelecekte birer ağaç olacak; gölgesinde yeni fikirlerin, keşiflerin ve daha adil bir dünyanın filizlenmesine izin verecek. Bu yüzden gençleri okumaya, düşünmeye ve sorgulamaya teşvik etmek, sadece bireyler için değil, tüm insanlık için bir görevdir.

Bu yolculuk, kolay bir yolculuk değildir. Ancak insan olmanın en güzel yanlarından biri de bu değil midir? Sorularla büyümek, cevaplarla yol almak ve bilinmeyeni aramaktan vazgeçmemek…

Bir Cevap Yazın