Rafet ULUTÜRK
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk Dünyasıyla bağlarını güçlendirme hedefiyle tarihî bir dönemeçte yer alıyor. Türkiye Yüzyılı olarak ifade edilen bu dönemde, Türk devletleri arasında serbest dolaşım, tam bağımsızlık, birlik ve beraberlik gibi köklü adımlar atılması amaçlanıyor. Bu vizyon; ekonomik, kültürel ve politik anlamda Türk Dünyasının bir bütün olarak ilerlemesini, tüm dünyada sesini daha gür duyurmasını sağlayacak güçlü bir birliktelik modelini içeriyor.
Türk Devletleri İçin Yeni Dönemin Temel Adımları
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk Dünyası ile olan bağları derinleştirmek amacıyla çeşitli kanuni düzenlemelere öncülük etmek istiyor. Bu bağlamda, Türk Dünyası vatandaşları için Türkiye’de serbest dolaşım hakkı, mülk edinme, çalışma izinleri ve eğitim olanaklarının genişletilmesi gibi birçok konuda yapısal adımlar atılması hedefleniyor. Örneğin:
– Serbest Dolaşım ve Mülk Edinme: Türk Cumhuriyetleri ve diğer Türk topluluklarının vatandaşları Türkiye’de serbestçe dolaşabilmeli, mülk edinebilmelidir.
– Çalışma Hakları ve Eğitim İmkanları: Türk soydaşlarımızın Türkiye’de çalışma ve eğitim gibi temel haklara erişimini kolaylaştıracak yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
– Din Birliği: Türk Dünyası, hurafelerden ve bölücü fikirlerden arındırılmış bir din anlayışıyla birlik içinde hareket etmelidir.
Bu adımlar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından atılırken diğer Türk Devletleri ile de eşgüdümlü bir şekilde uygulanmalıdır. Avrupa Birliği’nin üye ülkeler arasında oluşturduğu serbest dolaşım modelinin ötesinde, daha bütüncül ve kalıcı bir yapının Türkiye öncülüğünde tesis edilmesi planlanmaktadır.
Türk Dünyasının Doğal Merkezi Olarak Türkiye
Türkiye, atacağı bu yapısal adımlarla yalnızca kültürel bir merkez değil, ekonomik ve siyasi bağların da doğal merkezi haline gelmeyi amaçlamaktadır. Bugün Türk Dünyasının nüfusu yaklaşık 350 milyon olarak ifade edilse de, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yapılacak düzenlemelerle birlikte Türklerin dünya üzerindeki sayısının ve etkisinin çok daha büyük olduğunu gösterebilecek potansiyele sahiptir. Türkiye’ye girip çıkma özgürlüğü, burada uzun süreli kalma ve iş kurma fırsatlarının üst düzeyde sağlanması, dünya genelinde Türk topluluklarının Türkiye’yi gerçek bir merkez olarak benimsemesini sağlayacaktır.
Türk Devletleri Birliği: Ortak Bir Gelecek İçin Güçlü Bir Yapı
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin vizyonu, yalnızca resmi Türk devletlerinin değil, gönül bağıyla Türkiye’ye bağlı tüm toplulukları kapsayan Türk Devletleri Birliği çatısı altında birleşen bir topluluğun inşasını gerektiriyor. Bu birlik; ekonomik, kültürel ve siyasi bağları güçlendiren, Türk milletinin ortak çıkarlarını gözeten güçlü bir yapı olacak. Böylece Türkiye, tarih boyunca mazlum milletlere kucak açan geleneğini sürdürerek küresel arenada birleştirici ve lider bir güç haline gelecektir.
Küresel Krizler Karşısında Türkiye’nin Önemi
Günümüz dünyası ekonomik ve politik krizlerin pençesindeyken, Türkiye, kendi istikrarını ve refahını artırırken bu gücünü Türk Dünyasına yayma fırsatına sahiptir. Serbest dolaşım gibi yapısal düzenlemelerle, Türk Dünyası ile ilişkiler daha da güçlendirilecek; kültürel, ekonomik ve sosyal bağlar derinleştirilecektir. Türkiye’nin soydaşlarıyla daha kolay etkileşim kurabilmesi ve bu etkileşimin her iki tarafın da gelişimine katkı sağlaması sağlanmalıdır.
Ancak bu adım yalnızca ekonomik bir birleşme olarak görülmemelidir. Bu, aynı zamanda kültürel ve manevi bir dirilişin, ortak bir geleceğin inşasıdır. Türk Devletleri Birliği çatısı altında bir araya gelecek Türk devletleri, tarihsel köklerinden aldıkları güçle barış ve istikrarın dünyadaki yeni modeli olabilir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de tüm Türk Dünyasının lideri olarak bu birliği yönlendirebilecek potansiyele sahiptir.
Yeni Vizyon ve İbn-i Arabi’nin Kehaneti
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu yolda atacağı adımlar, İbn-i Arabi’nin yedi yüz yıl önce müjdelediği büyük Türk İmparatorluğunun kurulmasına öncülük eden kadim bir medeniyetin mirasçısı olduğunu göstermektedir. Türk Dünyası için kurulacak bu büyük birlik, yalnızca soydaşlarımız için değil, adalet ve refah arayışındaki diğer milletler için de bir sığınak görevi görecektir. Türkiye, bu yolda ilerledikçe sadece kendi sınırları içinde güçlü bir devlet olarak kalmayacak, aynı zamanda küresel barışın ve birliğin simgesi haline gelecektir.
Sonuç
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu yeni vizyonu, yalnızca Türkiye’nin değil, Türk Dünyasının da geleceğini inşa eden büyük bir adımdır. Tarihsel, kültürel ve manevi bağlarımızı güçlendirirken, adil, güvenli ve güçlü bir Türk Dünyası yaratmak için el ele vermek, bu vizyonun en temel öğesidir. Allah’ın izniyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu yolda yürümeye devam ederken, Türk milletinin birliğini ve dirliğini sağlayacak, Türkiye Yüzyılında lider ve birleştirici güç olarak yükselmeye devam edecektir.