Rafet ULUTÜRK
Türk dünyası, uzun yıllar boyunca siyasi ve kültürel bölünmüşlükler yaşadı. Tarihin bir döneminde, Sovyet etkisi altında kalan birçok Türk devleti ve topluluğu, zorla Kiril alfabesini kullanmaya ve Rusçayı resmi dil olarak benimsemeye zorlandı. Bu süreç, Türk halkları arasında “dilsel ve kültürel uçurumlar” oluşturdu. Türk Kurultayları gibi büyük organizasyonlarda bile, ortak bir dil bulunamaması, ülkeler arasındaki iletişimi zorlaştırdı. Bu kurultaylarda ne yazık ki sıkça “Rusça iletişim dili” olarak kullanıldı, çünkü Türk devletleri farklı alfabeler ve dillerle birbirinden kopmuştu. Ancak, bugün gelinen noktada, Türk dünyası için yeni bir dönem başlıyor: “ortak alfabe ve ortak dil” anlayışı ile kültürel bağların yeniden inşası.
Rusçadan Ortak Alfabeye: Yeni Bir Dönemin Eşiği
Sovyetler Birliği’nin etkisinde kalan Türk devletleri, özellikle Orta Asya’da, eğitim ve bürokraside “Rusça ve Kiril alfabesine bağımlı” hale getirildi. Bu, hem Türkiye ile olan iletişimi kesti hem de Türk dünyasındaki farklı topluluklar arasında bir “iletişim kopukluğuna” yol açtı. Türkiye Latin alfabesini kullanırken, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan gibi ülkelerde Kiril alfabesi uzun yıllar boyunca devam etti. Bu ayrışma, kültürel ve siyasi işbirliğini de zorlaştırdı. Öyle ki, Türk Kurultayları gibi önemli platformlarda bile, “Türk halkları birbirini anlamakta zorlanıyordu” ve genellikle Rusça kullanılıyordu. Ortak tarihimiz ve kültürümüz olmasına rağmen, dil bariyerleri bizi bir araya getirmekten çok uzaklaştırdı.
Bugün ise bu dönem yavaş yavaş kapanıyor. Kazakistan’ın Latin alfabesine geçiş kararı alması ve Azerbaycan gibi bazı Türk devletlerinin de Latin alfabesine uyum sağlaması, Türk dünyasında yeni bir dönemin kapısını aralıyor. Ortak alfabe ile artık Türk halkları, birbirini anlamakta daha az zorluk çekecek ve “Rusçaya olan bağımlılık” tamamen ortadan kalkacak.
Ortak Alfabenin Birleşme Gücü
Ortak bir alfabenin benimsenmesi, sadece dilsel bir birlik değil, aynı zamanda “kültürel ve siyasi bir güç birliğini” de beraberinde getirecektir. Bu yeni dönemde, Türk halkları arasındaki dil engelleri yıkılarak, ortak bir kimlik inşa edilecektir. Artık Türk Kurultayları’nda “Rusçaya ihtiyaç kalmadan” kendi dilimizde birbirimizi anlayacağız. Bu sadece sembolik bir değişiklik değil, aynı zamanda “ortak bir dil bilinci” ile geleceğe birlikte yürümenin de bir göstergesidir.
Kazakistan’ın Latin alfabesine geçişi ile başlayan bu süreç, “Türk dünyasının diğer bölgelerine de” yayılacaktır. Bu sayede, Türkiye ile Orta Asya’daki Türk devletleri arasındaki iletişim daha da kolaylaşacak, “ortak kültürel projeler, eğitim işbirlikleri ve ticari anlaşmalar hız kazanacaktır. Ortak alfabe, sadece dil birliğini sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda” “ortak bir siyasi ve ekonomik blok” oluşturma yolunda önemli bir adım olacaktır.
Birbirimizi Anlamanın Zamanı Geldi
Bugün, Türk dünyasında dilsel engellerin ortadan kalkmasıyla, “birbirimizi daha iyi anlama” dönemi başlıyor. Tarihsel olarak aynı köklere sahip olmamıza rağmen, farklı alfabeler ve diller yüzünden birbirimize yabancılaştık. Ancak, ortak alfabe sayesinde bu yabancılaşma sona erecek ve kültürel bağlarımız yeniden güçlenecek. Türk Kurultayları artık sadece siyasi toplantılar değil, “ortak dilin ve kültürün kutlandığı” platformlar haline gelecek. Her bir Türk devleti, dilini koruyarak ve zenginleştirerek bu ortak alfabenin bir parçası olacak.
Türk Milleti Köklerine Dönüyor
Türk dünyasının ortak alfabe yoluyla yeniden birleşmesi, sadece bir kültürel hareket değil, “Türk milletinin köklerine dönüşünün” de güçlü bir göstergesidir. Tarih boyunca dünya tarihine damgasını vuran Türk milletinin, geçmişin büyük ihtişamlı günlerine doğru adım adım ilerlediği bir dönemi yaşıyoruz. Bu dönüş sadece bir hatırlayış değil, “köklerine daha da güçlenerek geri dönüş” demek. Her adımda, büyük Türk milletinin tarihsel mirası ve kültürel zenginlikleri daha da ortaya çıkacak ve dünyaya yeniden yön veren bir güç haline gelecektir.
Dünya Yönetimine Doğru Bir Yola Çıkıyoruz
Bugün, Türk dünyası sadece bölgesel bir güç olmaktan çıkıp, “küresel bir aktör olma” yolunda ilerliyor. Ortak alfabe ile sağlanacak kültürel, siyasi ve ekonomik işbirliği, Türk dünyasını dünya sahnesinde daha da görünür kılacak. Bu yolda, Türk milleti sadece geçmişine bakmakla kalmıyor, aynı zamanda “geleceği de şekillendirme iradesi” gösteriyor. Büyük Türk medeniyetinin yeniden yükselişiyle, dünya yönetimine doğru güçlü bir adım atıyoruz.
Sefer Bizden, Zafer Allah’tandır
Ortak alfabe gibi adımlar, Türk milletinin birliği ve dirliği yolunda önemli dönüm noktalarıdır. Bu süreçte “Türk dünyası, Allah’ın izniyle yeniden zaferlerle dolu bir geleceğe” adım atacaktır. Türk milletinin tarih boyunca taşıdığı inanç ve azimle, bugün de ortak alfabe gibi projelerle “geleceğin güçlü birliğini” inşa ediyoruz. Sefer bizden, zafer Allah’tandır; Türk milletinin önü aydınlık, geleceği parlaktır.