Şakir ARSLANTAŞ
Kerkük… Binlerce yıllık Türk tarihinin önemli bir parçası, kültürümüzün ve kimliğimizin kadim bir yansıması. Ancak bugün, Kerkük yalnızca tarihsel bir sembol değil, aynı zamanda Türk milletinin kaderini, kardeşliğini ve haktan yana duruşunu temsil eden bir mücadele alanıdır. Dünya devleri, güçlerini korumak için çırpınırken, Kerkük’ün sahipsiz bırakılması düşünülemez. Türk milleti, soydaşlarını yalnız bırakmayacak, bu coğrafyada yeniden kardeşlik ateşini yakacaktır.
Dünya Devlerinin Çırpınışları
Günümüzde dünya devlerinin güç dengeleri değişiyor. Eskiden sahip oldukları tek taraflı hakimiyet, yerini çok kutuplu bir dünyaya bırakırken, bu devler son çırpınışlarını yaşıyor.
Ortadoğu’daki Sömürü Planları: Kerkük gibi stratejik bölgelerde kaynakların ve halkların sömürülmesi için siyasi oyunlar oynanıyor. Petrol zenginliği, Kerkük’ü uluslararası bir pazarlık masasına dönüştürmüş durumda.
Türklüğün Silinme Çabası: Kerkük, Türk kimliğinden uzaklaştırılmak isteniyor. Nüfus yapısının değiştirilmesi, kültürel izlerin silinmesi ve Türklere yapılan baskılar bu planın bir parçası. Ancak bu oyunlara Türk milletinin rızası olamaz.
Türk Devleti’nin Sorumluluğu
Türk devleti, yalnızca kendi sınırları içerisindeki milletini değil, dünya üzerindeki tüm soydaşlarını koruma sorumluluğuna sahiptir. Kerkük, Türkiye’nin tarihsel ve kültürel bir parçası olduğu kadar, Türk milletinin soydaşlarına karşı olan kardeşlik bağlarının da bir göstergesidir.
Bu noktada:
Yeni Bir Cumhuriyet Hayali: Kerkük ve Türkmeneli bölgesi, Türk milletinin kardeşlik anlayışı çerçevesinde yeniden ayağa kalkmalıdır. Bu topraklarda bağımsız bir Türkmen devleti ya da güçlü bir özerk yönetim kurulmalıdır. Bu, bölgedeki Türklerin varlığını güvence altına alacak ve onları her türlü baskıdan koruyacaktır.
Türkiye’nin Liderliği: Türk devleti, Kerkük’te yalnızca askeri ya da siyasi bir güç olarak değil, adaletin temsilcisi olarak varlığını göstermelidir. Bu duruş, Türkiye’nin sadece bölgesel değil, küresel bir güç olduğunu dünyaya kanıtlayacaktır.
Hilalin Haktan Üstünlüğü
Hilal, Türk milletinin bağımsızlığının, inancının ve adaletinin sembolüdür. Kerkük, hilalin gölgesinde haktan yana bir yönetim anlayışını hak ediyor. Türk milleti, binlerce yıllık tarihinden aldığı güçle bu adalet anlayışını Kerkük’te yeniden tesis edebilir:
Kardeşlik Üzerine Kurulu Bir Yönetim:
Kerkük’teki Türkler, tarih boyunca barışın ve hoşgörünün temsilcisi olmuştur. Bu miras, yeniden hayata geçirilmeli, Kerkük halkı din, dil ve etnik kimlik fark etmeksizin adalet ve eşitlik içinde yaşamalıdır.
Türk Dünyasının Birleşik Gücü: Kerkük, yalnızca Türkiye’nin değil, tüm Türk dünyasının ortak bir davası olmalıdır. Azerbaycan’dan Özbekistan’a kadar tüm Türk devletleri bu konuda birlik içinde hareket etmelidir.
Kerkük’te Yeni Bir Gelecek
Kerkük’te yalnızca Türklüğün değil, aynı zamanda insanlığın adalet anlayışının korunması gerekmektedir. Yeni bir düzen, Kerkük’ü yalnızca bir siyasi ya da ekonomik kazanç alanı değil, Türk kardeşliği ve bağımsızlık ruhunun merkezi haline getirebilir.
Eğitim ve Kültür Merkezi: Kerkük, yeniden inşa edilirken, kültürel miras ve eğitim merkezleriyle Türkmen kimliği güçlendirilmelidir.
Ekonomik Kalkınma: Kerkük’ün zengin doğal kaynakları, bölge halkının refahını artırmak için kullanılmalı, adil bir paylaşım modeli uygulanmalıdır.
Son Söz: Haktan Yana Durmak
Türk milleti, tarih boyunca haktan ve adaletten yana olmuştur. Kerkük, bu adalet anlayışının bir kez daha dünyaya ilan edilmesi gereken bir sınavdır.
Dünya devlerinin son çırpınışlarına karşı, Türk milletinin kardeşlik ruhu ve birlik anlayışı bu coğrafyada yeniden filizlenmelidir. Hilalin adaleti ve Türklüğün kardeşliği, Kerkük’te yeni bir geleceğin kapısını aralayacaktır. Çünkü Kerkük, yalnızca bir şehir değil, Türk milletinin tarihine, kültürüne ve onuruna sahip çıkma mücadelesidir.