Yazarlarımız

Gençleri Suçlamayın, Bu Gençler Sizin Eseriniz

Gülten RAYİMOĞLU

Birçok kez duyduğumuz bir cümle vardır: “Gençler ne kadar da bozulmuş, ne kadar da kötüleşmiş!” Bu söylem, yaşça büyük olanların, gençlerin davranışlarını eleştirdiği, onların değer yargılarını sorguladığı bir serzeniştir. Ancak, bu tür suçlamalar oldukça yanıltıcı ve temelsizdir. Gençler, toplumsal değerlerin, kültürün ve aile yapısının bir yansımasıdır. Bu gençleri yetiştiren, onları şekillendiren, onlara değerler ve idealler kazandıran bizleriz. Demek ki, gençlerin davranışları ve duruşu, aslında bizlerin eseridir. Eğer bir nesil sorgulama, eleştiri ya da yenilik arayışı içinde ise, bunun sorumluluğu, yalnızca onların değil, onları yetiştiren bizlere aittir.

Gençleri Suçlamak Ne Kadar Doğru?
Öncelikle şunu kabul etmeliyiz ki, her nesil kendi çağının ruhuna uygun şekilde şekillenir. Bugün gençlerin maruz kaldığı teknolojik değişimler, bilgiye ulaşımın hızlanması, toplumdaki hızlı dönüşüm süreçleri, onların dünyayı algılayışını farklı bir noktaya taşımıştır. Peki, gençlerin bu değişimlere uyum sağlaması beklenebilirken, neden sürekli suçlanıyorlar? Onlara laf söylemek, onları suçlamak kolaydır; ancak bu yaklaşım, sorunun yüzeyine bile inmemizi engeller.
Gerçek şu ki, gençler bu toplumun parçasıdır ve her birinin içinde büyüdüğü aile, okul, çevre ve kültür onları şekillendiren temel unsurlardır. Eğer bugün gençler, toplumun değerlerinden sapmış, sorumluluk duygusunu zayıf veya geleceğe dair karamsar bir tutum sergiliyorsa, bunda onların bireysel kusurlarından çok, onları yetiştiren çevrenin, liderlerin ve toplumun etkisi büyüktür. Bizler, büyükler olarak onlara örnek olamadık mı? Bunu sorgulamalıyız.

Gençlerin Eseriyiz, Onlar Bizim Yansımasımızdır
Günümüzde toplumsal normlar hızla değişiyor ve gençler, bu değişimlere en hızlı şekilde uyum sağlayan kesimdir. Ancak bazen, gençlerin bu adaptasyon süreci, toplumun değerleriyle çatışmaya
düşebiliyor. Bu noktada, onları suçlamak yerine, kendimizi sorgulamamız gerekir. “Bu gençler neden böyle?” diye sormak yerine, “Biz neden doğru bir örnek olamadık?” sorusunu sormak çok daha anlamlı olacaktır.

Her genç, büyüdüğü çevreden, ailesinden ve toplumdan bir şeyler alır. Onlara kazandırılan değerler, tutumlar ve bakış açıları, ileriki yıllarda onların karakterini oluşturur. Bu nedenle, bugün gençlerin davranışlarını eleştirirken, önce kendi sorumluluğumuzu hatırlamalıyız. Onlar, aslında bizim eserimizdir. Onlara gösterdiğimiz sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü, empatiyi ne kadar sunduysak, onlar da bunu yansıtarak büyürler.

Bu noktada dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli mesele, sadece davranışsal değil, zihinsel olarak da gençlere nasıl bir örnek olduğumuzu düşünmemiz gerektiğidir. Onlara sadece iyi davranışlar öğretiyor olsak da, zihinsel bakış açılarını açacak, hayata farklı açılardan bakmalarını sağlayacak bir rehberlik gösterememiş olabiliriz. Gençler, çevrelerinden aldıkları bu eğitimi hayatlarının temel taşları olarak kabul ederler. Eğer bizler daha derin düşünme, sorgulama ve yeniliklere açık olmayı aşılayabilseydik, belki de bu gençlerin çoğu, bugün suçladığımız şekilde davranmayacaklardı.

Kimse İhtiyarlara Laf Söylemiyor, Sanki Onlar Adam Olmuş da…
Toplumda, yaşça büyüklerin hatalarını görmezden gelme eğilimi çok yaygındır. Hiçbir zaman bir ihtiyara, bir yaşlıya “Sen doğruyu yapmadın” demeyiz. Çünkü onlara saygı gösterir, “adam olurlar” diye varsayarız. Ancak, gerçekte yaşlılık, yalnızca yılların birikimiyle gelmez; bir insanın “adam olması” da yıllarla ölçülmez. Yaşlılık, bir insanın mutlak olarak doğru, olgun ve örnek bir birey olduğu anlamına gelmez. Bu bakış açısı da çoğunlukla, geçmişin hatalarına göz yummaktan başka bir şey değildir.
Bir insan, yalnızca yaşadığı yıllarla olgunlaşmaz. Zihinsel gelişim, kişisel farkındalık, duygu yönetimi, empati gibi faktörler, insanı “adam” yapan temel unsurlardır. Eğer bu unsurlara sahip değilsek, ne kadar yaşlanırsak yaşlanalım, hala eksik bir yönümüz olabilir. Bizim bu gerçeği kabul etmemiz, gençlere doğru bir örnek olabilmemiz için çok önemlidir.

Önce Adam Ol, Sonra Örnek Ol
Evet, her insan bir model olma kapasitesine sahiptir. Ancak bu modelin gücü, sadece sözlerimizle değil, eylemlerimizle de şekillenir. Gençler, çevrelerinden ne görürse onu öğrenir ve yansıtırlar.
Eğer bizler, yaşadığımız hayatla, davranışlarımızla, kararlarımızla örnek olabilirsek, gençler de doğal olarak bu değerleri alacaklardır. Unutmayalım ki, gençlerin doğruyu öğrenebilmesi için, önce bizlerin doğruyu yaşayabilmemiz gerekir.
Bu yüzden, gençleri suçlamak yerine, kendi iç yolculuğumuzu gözden geçirmeliyiz. Onlara doğruyu göstermek istiyorsak, önce kendi içimizde “adam” olmalıyız. Çünkü bir toplumun gerçek gelişimi, nesilden nesile aktarılacak doğru değerlerin temellerini atmakla mümkün olur. Ve bu temeller, sadece kitaplardan, öğretmenlerden ya da medyadan gelmez. Her şey, evde, sokakta, iş yerinde, kısacası yaşamın her alanında bizlerin nasıl örnek olduğumuza bağlıdır.

Sonuç: Gençler Sizin Eserinizdir
Bu yazı, gençleri suçlamaktan çok, sorumluluğumuzu hatırlatmayı amaçlamaktadır. Gençler, toplumun geleceğini şekillendirecek olanlardır, ancak onların davranışları, bizim onları nasıl yetiştirdiğimizin bir yansımasıdır. Eğer gençlerin “bozulduğunu” düşünüyorsak, önce bizlerin kendimizi sorgulamamız gerekir. Onlar, bizim eserimizdir. Ve her eser, yaratıcılarının izlerini taşır. O yüzden, önce biz adam olalım, sonra gençlerimize örnek olalım.

Bir Cevap Yazın