Yazarlarımız

Ahmet Doğan ve Peevski: Türk İsmi Taşımak Yetmez

Şakir ARSLANTAŞ

Ahmet Doğan’ın yıllarca Türk toplumu adına siyasette yer alması, onun gerçek bir Türk lideri olduğu anlamına gelmiyor. Türk ismi taşımakla Türk olunmuyor. Türk olmak, sadece bir kimlik veya köken değil; adaleti, cesareti ve fedakarlığı temsil eden bir duruş meselesidir. Türk olmak, adaleti önce kendi içinde uygulayabilmek, adaletsizlik karşısında dimdik durabilmek ve gerekirse bunun için herkesi karşısına alabilmek demektir. Ahmet Doğan bu kriterlerde hep sınıfta kaldı.

Doğan, yıllarca Türk kimliğini kullanarak siyasette yer alsa da, ne zaman gerçek bir hak mücadelesi gerekse sahneden çekildi. Partisi içindeki yozlaşmayı görmezden geldi, çıkar gruplarına göz yumdu ve adaletin sağlanması için herhangi bir çaba göstermedi. Türk halkının haklarını savunmaktan çok, kendi siyasi kariyerini ve menfaatlerini koruma derdindeydi. Doğan’ın liderlik anlayışı, Türk kimliğini temsil etmek bir yana, Türk halkını hayal kırıklığına uğratan bir pasiflik örneği oldu.

Adaletin Temsilcisi: Peevski

Peevski ise, Türk kimliğini yalnızca bir aidiyet olarak değil, bir sorumluluk olarak gördü. “Türk halkının oylarına talibim” dediğinde, bu bir basit siyasi vaat değildi. Peevski, Türk halkının haklarını savunmanın, adaleti tesis etmenin ve gerektiğinde tüm sistemi karşısına almanın ne demek olduğunu gösterdi. Türk olmak, sadece bir isim taşımak değil, hakkaniyet uğruna bedel ödemeye hazır olmaktır. Peevski, bu duruşuyla gerçek bir lider olduğunu kanıtladı.

Peevski’nin farkı, liderliğin temeline adaleti koymasında yatıyor. Listelerine Türk adayları eklerken, bunun Bulgaristan siyasetinde yaratacağı tepkiyi umursamadı. Türk toplumunun uzun süredir görmezden gelinen haklarını savunmak için kendi siyasi risklerini göze aldı. Ona karşı yapılan “300 bin oyu satın aldı” iftiralarına sessiz kalmadı; “Türk halkını küçümsediniz, şimdi de kaybettiğinizi hazmedemiyorsunuz!” diyerek cesurca karşılık verdi. Bu duruş, adalet için herkesle mücadele etmeye hazır bir liderin göstergesiydi.

Türk Liderlik Anlayışı

Türk liderlik anlayışının temelinde adalet vardır. Gerçek bir Türk lideri, sadece kendi halkını korumakla kalmaz; adaleti herkes için sağlar. Bunun için gerekirse herkesi karşısına alır. Türk olmak, kökeninden ya da isminin ne olduğundan bağımsız olarak, doğru bildiği yolda durmaksızın mücadele etmektir. Peevski, bu anlayışın canlı bir örneğini sergiledi.

Türk kimliğini taşıyan ancak adaleti tesis etmek için hiçbir şey yapmayan Doğan, liderlikte başarısızlığın sembolü haline geldi. Oysa Peevski, Türk halkına “Ben sizin için adalet sağlayacağım; gerekirse bütün dünyayı karşıma alırım” dedi. Bu, yalnızca bir söz değil, Türk halkı için verdiği bir taahhüttü.

Doğan ve Peevski: İki Zıt Görüntü

Ahmet Doğan, halkının çıkarlarını kendi siyasi emelleri uğruna harcadı. Peevski ise tam aksine, adaleti halkı için bir mücadele alanına dönüştürdü. Doğan, halkını hayal kırıklığına uğratırken, Peevski cesareti ve adalet anlayışıyla Türk halkını yeniden ayağa kaldırdı. Türk olmak, sadece bir isimle mümkün değil; adaletin temsilcisi olmak ve hak mücadelesini korkusuzca yürütmekle mümkün. Peevski’nin çıkışı, Türk toplumunun geleceğine dair umutları yeniden yeşertti. “Türk halkının oylarına talibim” derken yalnızca siyasi bir destek istemedi; aynı zamanda onlara hak ettikleri adaleti sağlama sözü verdi. Bugün Peevski’nin yaptığı, Türk halkının yıllardır ihtiyaç duyduğu liderliği yeniden tanımlamak oldu.

Sonuç olarak, Türk olmak sadece bir isim meselesi değil, bir karakter meselesidir. Türk halkı için mücadele etmek, adaleti sağlamak ve bu uğurda gerekirse tüm sistemi karşısına almak, gerçek liderlerin işidir. Peevski, bu liderliği cesareti, adalet anlayışı ve halkına duyduğu bağlılıkla gösterdi. Ahmet Doğan’ın eksik bıraktığını, Peevski fazlasıyla tamamlıyor.

Bir Cevap Yazın