Gülten RAYİMOĞLU
Hz. Muhammed’in (S.A.V) Hayatı Üzerine
Dünyaya bir bebek olarak geldi. Ama o bebek, insanlığın karanlığını aydınlatmak üzere gönderilmiş bir nurdu. Yetim doğdu, öksüz büyüdü. Ama Allah onu öyle bir merhametle donattı ki, yetimlerin başını okşarken gökyüzü bile şahitlik etti onun şefkatine.
Hz. Muhammed (s.a.v), yalnızca bir peygamber değil; adaletin, sabrın, hikmetin ve yüksek ahlâkın canlı timsalidir.
Çölde filiz veren bir çiçek gibi çorak yürekleri yeşerten bir mürebbi…
Mekke’de “El-Emin” sıfatıyla tanındı. Çünkü o, hiç yalan söylemedi. Kimsenin arkasından konuşmadı.
Emanete ihanet etmedi. Zulme sessiz kalmadı. Cahiliye karanlığında dürüstlük bir güneş gibi doğdu onunla.
İlk vahiy geldiğinde Hira’da titreyen bir yürek vardı. Ama o titrek yürek, kısa süre sonra ümmetin en sağlam kalesine dönüştü.
Sadece Müslümanların değil, tüm insanlığın ahlâk pusulası oldu.
Çünkü onun mesajı evrenseldi: “İnsanlar eşittir. Üstünlük ancak takvadadır.”
Çocukları diri diri toprağa gömen bir toplumu, “kız çocuklarını cennet anahtarı” gören bir medeniyete dönüştürdü.
Kölelere insan gibi davranılmasını, kadınların onurla yaşamasını, yetimlerin korunmasını öğretti.
Onun hayatı bir savaştı ama kılıçla değil; nefisle, zulümle, cehaletle yapılan bir cihattı.
Bedir’de zaferle, Uhud’da sabırla, Hendek’te akılla, Hudeybiye’de hikmetle imtihan edildi.
Ama hiçbir zaman nefsine yenilmedi.
Halk onu taşlarken dua etti:
“Allah’ım! Onlar bilmiyorlar. Bilmeyenlere merhamet eyle!”
İşte bu söz bile, onu sadece bir lider değil, bir rahmet elçisi kılar.
Hz. Peygamber (s.a.v)’in hayatını anlamak, sadece Siyer okumak değildir.
Onun gibi yaşamak, onun gibi düşünmek, onun gibi affetmeyi ve sevmeyi öğrenmektir.
Bugün onun izinden gidenler olarak soralım kendimize:
Ne kadar dürüstüz?
Ne kadar affediciyiz?
Ne kadar merhametliyiz?
Çünkü bu sorulara vereceğimiz cevap, onun ümmeti olmaya ne kadar layık olduğumuzu gösterecek.
Hz. Muhammed (S.A.V) – Rahmetin En Güzel Tanımıdır.
