Musa VATANSEVER
15 Eylül 1918, Azerbaycan için tarihi bir dönüm noktasıdır. Bu tarihte, Azerbaycan’ın başkenti Bakü, Bolşevik Rusya ve Ermeniler tarafından işgal edilmişken, Kafkas İslam Ordusu komutanı Nuri Paşa (Kililiğil) önderliğinde Türk ordusu tarafından özgürlüğüne kavuştu. Azerbaycan halkı için bu zafer, sadece bir askeri başarı değil, aynı zamanda milletin onur mücadelesinin, vatan sevgisinin ve bağımsızlık arzularının simgesi haline gelmiştir. Her yıl 15 Eylül, Bakü’nün Kurtuluş Günü olarak coşku ve gurur içinde kutlanmaktadır.
Azerbaycan’ın İşgali ve Türk Ordusu’na Çağrı
1918 yılının başlarında, Azerbaycan Türkleri Bakü’nü işgal eden Bolşevik Rus güçleri ve Ermeniler karşısında büyük bir zorluk içindeydi. Bu işgalin Azerbaycan için anlamı çok derindi çünkü işgalin ardından, hem Rusya’nın hem de Ermenilerin bölgeyi kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya başlaması, Azerbaycan halkının geleceğini tehdit ediyordu. Azerbaycan halkı, kendi topraklarında egemenliklerini koruyabilmek için bağımsızlık mücadelesi veriyor, ancak Bolşeviklerin ve Ermenilerin karşısında büyük bir yalnızlık ve zorluk içindeydiler.
Türk ordusunun yardımı çağrılmak zorunda kalındı. Azerbaycan’ın bağımsızlık mücadelesine Türk askerinin desteği, bu süreçte Azerbaycan halkının en büyük umudu oldu. Osmanlı İmparatorluğu’nun son zamanlarında, Türk dünyasına olan bağlılık ve yardımlaşma ruhu, bu zor dönemde Azerbaycan’ın en büyük güvencesiydi.
Kafkas Türk-İslam Ordusu’nun Kuruluşu ve Bakü’ye İlerleyişi
Bu çağrı üzerine Nuri Paşa komutasındaki Kafkas Türk-İslam Ordusu kuruldu. Türk ordusu, Bakü’ye ilerlemek üzere Azerbaycan içlerine doğru hareket etmeye başladı. Ermeniler, Türk ordusunun hızla yaklaşmasıyla panikleyip, kurtuluş için İngiltere’den yardım talep ettiler. İngiltere, bölgedeki çıkarlarını korumak amacıyla bir askeri birlik gönderdi. Bu birlik, “Gizli Ordu” ya da komutanı Dunsterforce olarak biliniyordu. Bu İngiliz birliği, Türk ordusunun ilerlemesini durdurmaya çalıştı ve Azerbaycan’daki Türk ilerleyişini engellemeyi hedefledi. Ancak, ne kadar sinsi bir plan kurmuş olsalar da, 15 Eylül 1918’de Bakü’nün kurtuluşunu engelleyemediler.
Nuri Paşa ve komutasındaki Kafkas Türk-İslam Ordusu, zorlu çarpışmalar ve stratejik hamlelerle Bakü’ye girmeyi başardı. 15 Eylül, sadece bir zafer günü değil, aynı zamanda Türk milletinin Azerbaycan’daki soydaşlarına verdiği önemli bir destek ve emperyalist güçlere karşı kazandığı tarihi bir başarıdır.
Kafkas Türk-İslam Ordusu’nun Önemi ve Zaferin Ardındaki Mücadele
Kafkas Türk-İslam Ordusu’nun Azerbaycan’da geçirdiği iki yıl, sadece askeri zaferlerle değil, aynı zamanda Azerbaycan’ın bağımsızlık yolundaki mücadelesine katkılarıyla da önemli bir dönemeçtir. Türk ordusunun, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü sağlamada ve Bakü’nün başkent olarak kalmasında oynadığı rol büyüktür. Ancak, bu zaferlerin bedeli de ağır oldu. Kafkas Türk-İslam Ordusu, Bakü’nün kurtuluşu için büyük bir mücadele verdi ve 1130 şehit verdi. Bu kahramanlar, Azerbaycan’ın özgürlüğü ve bağımsızlığı için canlarını feda ettiler.
Bu süreçte, Azerbaycan halkı Türk ordusuna büyük bir minnettarlık duygusuyla baktı. Türk askeri, yalnızca askeri zafer kazanmakla kalmadı, aynı zamanda halkın moral ve manevi olarak güç bulmasına yardımcı oldu. Kafkas Türk-İslam Ordusu’nun Bakü’ye girişi, bir halkın özgürlüğüne ve bağımsızlığına kavuşmasının simgesi oldu.
İngiltere’nin Müdahalesi ve Türk Direnişi
İngiltere, Bakü’deki Bolşevik ve Ermeni işgaline karşı, Türk ordusunun ilerlemesini engellemeye çalıştı. Özellikle Dunsterforce adı verilen İngiliz askeri birliği, bölgedeki Türk ilerlemesini durdurmak için harekete geçti. Ancak, tüm bu sinsi müdahalelere rağmen, Türk ordusu kararlı bir şekilde ilerleyerek Bakü’ye girmeyi başardı.
İngiltere’nin bu müdahalesi, sadece Türk milletinin değil, aynı zamanda Azerbaycan’ın da bağımsızlık mücadelesine müdahale etme amacı taşıyordu. Ancak, Azerbaycan Türkleri ve Türk ordusu, bu müdahale karşısında durarak, haklı davalarını kazandılar. 15 Eylül 1918, bir zafer günü olduğu kadar, bir milletin özgürlüğüne kavuştuğu bir gündür.
Kafkas Türk-İslam Ordusu’nun Bakü’ye Girişi ve Gelecek Nesillere Anlatılması Gereken Tarih
Bugün, Azerbaycan’ın bağımsızlık mücadelesi ve Bakü’nün Türkler tarafından kurtarılmasının tarihi, yalnızca Azerbaycan’ın değil, tüm Türk dünyasının sahiplenmesi gereken bir miras olarak karşımıza çıkmaktadır. Türk milletinin Azerbaycan’a yaptığı bu katkı, unutulmamalı ve her fırsatta genç nesillere aktarılmalıdır. 15 Eylül’ün anlamı sadece o günün zaferiyle sınırlı değildir; aynı zamanda Türk milletinin bir ve beraber olduğunda, vatan topraklarını savunma konusunda ne kadar güçlü olduğunu gösteren bir simgedir.
Azerbaycan’da 15 Eylül, Türk milletinin ve Azerbaycan halkının tarihteki bu büyük zaferi coşkuyla kutladığı bir gündür. Kafkas Türk-İslam Ordusu’nun başarısı, Azerbaycan halkına özgürlük ve bağımsızlık yolunda umut olmuştur. Türk milleti, Azerbaycan’a verdiği bu destekle sadece askeri bir zafer kazanmakla kalmamış, aynı zamanda bir milletin özgürlüğüne giden yolda, kanlarıyla kazandıkları zaferi pekiştirmiştir.
Sonuç: Bir Milletin Ebedi Zaferi
Türk milletinin, 15 Eylül 1918’de Azerbaycan’a verdiği destek, sadece bir askeri müdahale değil, aynı zamanda bir kardeşlik ve dayanışma göstergesidir. Kafkas Türk-İslam Ordusu’nun Bakü’ye girmesi, Türk milletinin gücünü ve birliğini simgeleyen bir zaferdir. Bu zaferin arkasındaki mücadeleyi, fedakârlığı ve cesareti anlamak, yalnızca tarihi hatırlamak değil, aynı zamanda bu değerleri yaşatmak ve geleceğe taşımak da bizim sorumluluğumuzdur.
Bugün, Azerbaycan’ın bağımsızlık mücadelesinin simgesi olan bu zaferi anarken, şehitlerimizi rahmetle anıyor, Türk milletinin gücünü ve azmini bir kez daha yüceltiyoruz. Bu zafer, her zaman Türk milletinin her türlü zorluğa karşı birlik ve beraberlikle zafer kazanabileceğini bir kez daha göstermektedir.