Yaşam

Kıbrıs’taki arazilerin % 30’u Osmanlı mirası

Kıbrıs genelindeki arazinin yüzde 30’u ve Kapalı Maraş’ın tamamının, Osmanlı devletinden miras kalan vakıf arazileri olduğu biliniyor. Sadece Ada’nın güneyindeki Ağrotur İngiliz Üssü’nde 2 bin 400 dönümden fazla Osmanlı vakıflarına ait arazi bulunuyor.

Osmanlı’nın 1571’de II. Selim döneminde Kıbrıs’ı fethinin ardından hayırseverlik ve dayanışma anlayışıyla kurulan Kıbrıs Vakıflar İdaresi (EVKAF), 449 yıldır çalışmalarını sürdürüyor.
Osmanlı’nın Ada’daki yönetim anlayışına paralel bir seyir içinde idare edilen EVKAF, 1878’de Kıbrıs’ın İngiltere’ye kiralanmasının ardından yapılan düzenlemelerle kendine özgü idari yapısını büyük ölçüde yitirdi.
[Kıbrıs Vakıflar İdaresi (EVKAF) arşivinen kapalı Maraş’taki vakıflara ait tapu örnekleri.]
İngilizler, 1878’de Osmanlı devleti ile İngiltere arasında Kıbrıs’ın yeni durumunu düzenleyen anlaşmaya ek protokol sayesinde EVKAF’ın yönetim biçimini değiştirerek, bu kurumu kendi denetimini ele aldı.
1914’de Ada’yı ilhak eden İngiltere, bu geçiş döneminde hazırlattığı Seager Raporu’na dayanarak EVKAF’a ait arazilere el koyarken, bunları dilediği şekilde uluslararası hukuk kurallarını ihlal ederek değerlendirdi.
EVKAF’ın dini ve toplumsal görevlerinin yanında, mali, ticari, kültürel restorasyon ve arşiv çalışmaları, eğitim, tarım, turizm ve spor gibi alanlarda görevleri var.
Yıllık geliri 30 milyon lira dolaylarında olan EVKAF, çok sayıda öğrenciye burs veriyor ve ihtiyaç sahibi ailelere destek oluyor.
EVKAF, 2020 bütçesinden, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) İskele bölgesinde bir okul binasının yapılması için 8 milyon liralık katkı yaptı.
[Kıbrıs Vakıflar İdaresi (EVKAF) arşivinen kapalı Maraş’taki vakıflara ait tapu örnekleri.]
“Vakıfların gelirleriyle okul ve hastane yapıyoruz”
EVKAF Genel Müdürü İbrahim Benter Osmanlı mirası EVKAF ve vakıf mallarının kullanımı üzerine açıklamalarda bulundu.
Osmanlı’nın bir yeri fethettiğinde ilk olarak vakıf sistemi kurduğunu hatırlatan Benter, bunun amacının “gidilen yeri sömürmek değil, ihya etmek” olduğunu kaydetti.
Benter, Osmanlı döneminde Kıbrıs’ta 2 bin 200 küsur vakıf kurulduğunu ve bunun da Osmanlı’nın hayırseverlik düşüncesine ne kadar önem verdiğini gösterdiğini kaydetti.
Kıbrıs’taki Türklerin 450 yıldır Osmanlı’nın kurduğu bu vakıfları kullanarak Ada’daki varlığını sürdürdüğünü belirten Benter, “Yıllardır vakıfların gelirleriyle okul, cami ve hastane yapıyoruz. Fakir ve fukaraya sahip çıkıyoruz, kültürel faaliyetler yapıyoruz.” dedi.

EVKAF’ın yıllık hayır bütçesinin 10 milyon lira civarında olduğunu söyleyen Benter, KKTC ve yurt dışındaki üniversitelerde yüzlerce ihtiyaç sahibi öğrenciyi okuttuklarını, okulları ve hastaneleri tamir ettiklerini, engelli vatandaşları desteklediklerini ve hastaları tedavi ettirdiklerini kaydetti.
Kıbrıs’ta Rumların saldırılarına uğradıkları dönemlerde bile tek tutunabilecekleri dalın vakıflar olduğunu anımsatan Benter, o süreçte vakıfların gelirleriyle ayakta kaldıklarını ve Kıbrıs’ta hayatta kalabilmeleri için vakıf siteminin en önemli unsur olduğunu kaydetti.
“STK’lara vakıf arazi ve binaları veriyoruz”
Benter, Ada’nın her tarafında yüzlerce cami, okul ve hastaneler vakıf arazileri üzerine kurulduğunu vurgulayarak, “STK’lar topluma faydalı bir iş yapmak için bize müracaat ettiklerinde, onlara vakıf arazi ve binalarını veriyoruz. Vakıf arazilerini kar amaçlı kullanmak isteyenler için kiralıyoruz ve rayiç bedel neyse onu almaya çalışıyoruz ki bu gelirlerle vakıf faaliyetlerimizi sürdürebilelim. Kar amaçlı olmayan kuruluşlara, örneğin engellilere hizmet veren derneklere bina ve arazilerimizi sembolik rakamlara kiralıyoruz” dedi.
Ada’nın her tarafındaki vakıf mallarının tapularının kendilerinde mevcut olduğunu ve dijital ortama aktarıldığını ifade eden Benter, herhangi bir hukuk davası olduğunda bu evraklara hemen erişebildiklerini kaydetti.
Benter, “Kıbrıs’ta toplam yüzölçümü olarak baktığınızda Ada’nın yüzde 30’u tapulu vakıf arazisidir ve Kıbrıs’ın her yerinde vakıf arazileri bulunmaktadır. Buna rağmen İngiliz idaresi döneminde, 1878 sonrası, vakıf arazilerinin birçoğu vakıf hukuku ile uluslararası hukuka aykırı bir şekilde Rumlar ve kilise üzerine geçirilmiştir.” diye konuştu.
Kapalı Maraş bölgesinin 4 bin 500 dönüm civarında olduğunu belirten Benter, bu alanın Lala Mustafa Paşa Vakfı, Abdullah Paşa Vakfı ve Bilal Ağa Vakfı olmak üzere 3 vakfa ait olduğunu söyledi.
“Ümidimiz kapalı Maraş’ın kullanıma açılmasıdır”
Benter, şöyle devam etti:
“Lala Mustafa Paşa, Kıbrıs’ı fethettikten sonra o bölgedeki arazileri kendi parasıyla satın alarak vakfetmiştir ve 300 yıl bu araziler vakıf arazisi olarak kullanılmıştır. Orada cami ve türbeler var. Fakat İngiliz idaresi döneminde hukuka aykırı bir şekilde bu araziler Rumların ve kilisenin üzerine geçirilmiştir. Aslında Rumlara ve kiliseye mülkiyet hakkı değil kullanım hakkı verilmişti, İngilizler de bunu itiraf etmişti. Dolayısıyla kapalı Maraş yüzde 100 vakıf arazisidir. Bizim elimizde bunu ispat eden tüm vakıf senetleri ve İngiliz tapuları vardır. Ümidimiz kapalı Maraş’ın kullanıma açılması ve vakıf arazisi olarak kullanılmasıdır.”
“Kıbrıs Rum kesimindeki idare, Ada’nın güneyinde kalan vakıf mallarının kullanımına izin vermiyor.” diyen Benter, EVKAF olarak oradaki vakıf arazilerini kiralayamadıklarını ve geri alamadıklarını kaydetti.
Benter, Rum yönetiminin bu yaptığının uluslararası hukuka aykırı olduğunu ve bunun için gerekli hukuki süreçleri başlattıklarını söyledi.
İngiliz Egemen Üsler Bölgeleri’nde de binlerce dönüm vakıf arazisi olduğuna değinen Benter, 2014’te İngiliz idaresi ve Rum yönetimi oradaki arazilerinin bazı bölümlerinin kullanıma açılması için bir anlaşma yapıldığını ve haziranda bunun yürürlüğe gireceğinin açıklandığını hatırlattı.
Benter, bu konuda müracaat ettiklerini ve İngiliz üs bölgelerindeki vakıf arazileri ile Türk şahıslara ait arazilerin Rumlara verilmesini kabul etmediklerini söyledi.
İngiliz üsler bölgesindeki vakıf ve Türk mallarının Rumlara verilmesi durumunda hukuki süreci başlatacaklarını ve gerekirse AİHM’e gideceklerini ifade eden Benter, geçen hafta İngiliz Üsler Bölgesi Yöneticisi General Rob Thomson’un kendilerine bir yazı yazdığını, Türk malları ve vakıf arazilerinin kesinlikle Rumlara verilmeyeceği yönünde teminat verdiğini belirtti.
“Sadece Ağrotur İngiliz Üssü’nde 2 bin 400 dönümden fazla vakıflara ait arazi var”
Benter, şu an bu teminatı kullanarak oradaki arazileri kullanmak için çalışmalar başlattıklarını söyleyerek şunları kaydetti:
“Sadece Ada’nın güneyindeki Ağrotur İngiliz Üssü’nde 2 bin 400 dönümden fazla vakıflara ait arazi var. İngiliz üslerindeki vakıf arazileri ve binaları EVKAF’a ve Türklere aittir. Dolayısıyla onların Rumların kontrolüne verilmesi hukuka ve 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti kuruluş yasasına aykırıdır. Bizim istediğimiz arazilerimizi bize devredecekler, biz gideceğiz orada kiralayacağız ya da yatırım yapacağız ve bu gelirleri vakıf hizmetlerinde ihtiyaçlı insanların faydası için kullanacağız.”
Benter, pandemi sürecinde Ada’da EVKAF olarak 40 bin gıda paketi dağıttıklarını söylerken, Sağlık Bakanlığına 5 ambulans ve 26 milyon lira kira hakkını bağışlayarak, Girne bölgesinde yarı bitmiş bir hastane binasını verdiklerini kaydetti.

Türkiye Cumhuriyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü ile iyi ilişkilere sahip olduklarına işaret eden Benter, Vakıflar Genel Müdürlüğünün kendilerine her alanda, yıllardır destek verdiğini belirtti.

Bir Cevap Yazın