Güncel, Siyaset

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Büyük Rumeli Buluşması’nda konuştu:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Nerede bir vatandaşımız, soydaşımız varsa biz oradayız. Bu anlayışla Rumeli’den Kafkasya’ya, herkesin yanında olduk, destek verdik.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Nerede bir vatandaşımız, soydaşımız varsa biz oradayız. Bu anlayışla Rumeli‘den Kafkasya‘ya, herkesin yanında olduk, destek verdik. Hiçbir kardeşimizi çaresiz, sahipsiz hissettirmedik. Tüm bu çalışmalarımız sayesinde 100 yıllık hasretin ardından Evlad-ı Fatihan’ın gönlünü yeniden kazandık, yeniden fethettik.” dedi.

Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen Büyük Rumeli Buluşması’nda yaptığı konuşmada, Rumeli’nin milletin yüreğinde hiç kapanmayacak bir yara olduğunu söyledi.

Falih Rıfkı Atay‘ın edebiyatta bu acıyı anlatan en iyi yazarlardan olduğunu dile getiren Erdoğan, “Bakınız, yazarımız Rumeli’yi kelimelere nasıl döküyor?” diyerek, Atay’ın “Eski Türk şarkılarının aksettiği ve çarıklarının çürüdüğü dağlar. İşte şu ufuk çizgilerinin arkasında Manastır, Eyüp kadar Türk olarak alıştığımız Manastır. Ötede KosovaÜsküp, başımın içini Osmanlı haritasının sert dalgaları karıştırıyor. Her adımda bir kalp kırığı bırakıyorum.” sözlerini aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Evet, cümlelerini ‘Rumeli’yi unutmayalım.’ diyerek bitiren Falih Rıfkı gibi biz de Rumeli’yi bir an olsun aklımızdan ve kalbimizden çıkarmadık. Ne Rumeli’yi unuttuk ne Kırım‘ı ne Kıbrıs‘ı ne Türkistan‘ı ne Kafkasya’yı ne de gönül coğrafyamızın diğer köşelerini unuttuk. Asırlık hasretin ardından soydaş ve akraba toplulukların elinden biz tuttuk.” şeklinde konuştu.

Son 21 yılda sadece Türkiye‘nin büyümesi, güçlenmesi, kalkınması için gece gündüz çalışmadıklarını, aynı zamanda ortak tarih, inanç ve kültür birliği içinde oldukları tüm kardeşleriyle yeniden kucaklaştıklarını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“TİKA’mız ve Vakıflar Genel Müdürlüğümüzle ecdat yadigarı eserlerimizi, şehitliklerimizi yeniden ayağa kaldırdık. Yurtdışı Türkler Başkanlığımızla eğitim ve kültür alanında işbirliğimizi geliştirdik. Yunus Emre Enstitümüz ve Maarif Vakfımızla dilimize, kültürümüze, tarihimize, ortak medeniyet değerlerimize sahip çıktık. Türk Hava Yollarımız, Anadolu Ajansımız, TRT’mizle beşeri bağlarımızı perçinledik. Kızılayımız, AFAD‘ımız, sivil toplum kuruluşlarımızla en zor günlerinde kardeşlerimizin imdadına koştuk. İş adamlarımızın desteğiyle ticari ve ekonomik bağlarımızı güçlendirdik. Diplomatik misyonlarımızın sayısını artırarak bayrağımızı her tarafta gururla dalgalandırdık. Nerede bir vatandaşımız, soydaşımız varsa biz oradayız. Bu anlayışla Rumeli’den Kafkasya’ya, herkesin yanında olduk, destek verdik. Hiçbir kardeşimizi çaresiz, sahipsiz hissettirmedik. Tüm bu çalışmalarımız sayesinde 100 yıllık hasretin ardından Evlad-ı Fatihan’ın gönlünü yeniden kazandık, yeniden fethettik.”

“Rumeli’de sadece ecdadın ayak izlerini değil kocaman bir Anadolu gördüm”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, nasıl ülkede hizmet götürmedik tek karış toprak bırakmadıysalar Rumeli’de de dokunmadık yer bırakmadıklarını belirterek, şu ifadeleri kullandı:

“Trakya’nın ötesinde bulunan tüm ülkeleri, soydaşlarımızın yaşadığı şehirlerin hemen hepsini tek tek ziyaret ettik. Rumeli’nin her taşını, her camisini, türbesini, çarşısını bir nakış misali ilmek ilmek kalbimize işledik. Ziyaretlerimizde yıllardır hasretle vefalı Türk’ün yolunu gözleyen beyaz takkeli, nur yüzlü pirifanilerimizi gördüm. Her nefeste Türkiye için, ülkemizin güçlenmesi için dua eden Murad-ı Hüdavendigar’ın yetimlerini gördüm. Yaşadıkları nice zulmün ardından dillerine, dinlerine, kültürlerine dört elle sarılan kahramanları gördüm. Maruz kaldıkları onca baskıya, eziyete rağmen yürekleri Allah aşkıyla, Peygamber sevdasıyla yanan dervişleri gördüm. Her sabah hayata yeni bir umutla başlayan kızçeleri, kızanları, kadınları, vakar timsali babaları gördüm. Rumeli’de sadece 6 asır boyunca dünyaya adaletle hükmetmiş bir ecdadın ayak izlerini değil aynı zamanda kocaman bir Anadolu gördüm. Rumeli’de Bursa‘yı, İstanbul‘u gördük. Konya‘yı, Sakarya‘yı, Erzurum‘u, Kayseri‘yi, Bakü‘yü, Gence’yi, Semerkant’ı, Hile’yi gördüm. Hasılı o topraklarda tüm haşmetiyle medeniyetimizi gördüm. Tüm büyüklüğüyle Türkiye’yi ve Türk milletini gördüm.”

Bu adımlarla kardeşlik hukuklarının gereğini yerine getirmenin yanı sıra ihmaller sebebiyle gönüllerde açılan yaraları da kapattıklarını söyleyen Erdoğan, “Gerek diplomatik gerek siyasi gerekse ekonomik açıdan ülkemizin varlığını, o topraklarda yeniden hissettirdik. Bugün hamdolsun en küçük bir sıkıntılarında kardeşlerimizin imdadına koşabiliyoruz. Bosna Hersek’te sel felaketi olunca bunu yaptık. Arnavutluk’ta deprem olunca bunu yaptık. Diğer ülkelerde herhangi bir afet yaşanınca bunu yaptık. Siyasi istikrarsızlık riskiyle karşılaştıklarında bunu yaptık. Zor günlerinde, kara günlerinde kardeşlerimizin hep yanında olduk. Barış Yolu olarak adlandırdığımız Saraybosna- Belgrad Otoyolu Projesi’ni tamamladığımızda Balkanlar‘a yeni bir soluk borusu açmış olacağız.” değerlendirmesini yaptı.

“Bölücü terör örgütünün uzantılarıyla kol kola yürümekten çekinmiyorlar”

“Peki biz bunları yaparken ülkemizdeki muhalefet neyle meşguldü?” sorusunu yönelten Erdoğan, şunları dile getirdi:

“Onlar zevahiri kurtarma adına düzenledikleri toplantılar haricinde Rumeli ve Balkanlar’la ilgili dişe dokunur hiçbir iş yapmadılar. Bizdeki muhalefetin Balkanlar ile ilgili en ufak bir adımını duydunuz mu? Yok. Öyle bir dertleri de yok. Dert bizim, biz Balkanlar’a, Rumeli’ye sevdalıyız, sevdalı. Bizim bir farkımız var. Şimdi seçim sandığı ufukta görününce attıkları zoraki adımlar dışında Evlad-ı Fatihan’ın kapısını çalmadılar, elinden tutmadılar, gözyaşlarını silmediler. Gün oldu, güya hamburger yemek için ta Pensilvanya’ya gittiler. Gün oldu, Londra‘daki tefecilerin kapısında nöbet tuttular. Gün oldu, Alman’ından Amerikalısına kadar herkese selam verdiler. Gün oldu, ülke ülke gezip Türkiye’yi Batılılara şikayet ettiler ama benim Rumelili kardeşlerimin küftesinin, büreğinin tadına bakmaya tenezzül dahi etmediler. Bunlar teröristlerle bile kol kola girdiler ama benim Rumelili kardeşlerimle bir kez olsun payduşka oynamadılar. Hapisteki canilerle ilgilendikleri kadar kalbi Türkiye’yle atan, Türkiye için atan milyonların meseleleriyle hiçbir zaman ilgilenmediler.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefeti eleştirerek, “Her şey oldular, her kılığa büründüler ama bir kez olsun yerli, milli ve vicdanlı bir duruş sergilemediler. Bugün de aynısını yapıyorlar. Bölücü terör örgütünün uzantılarıyla kol kola yürümekten çekinmiyorlar. FETÖ’cülerle iş tutmaktan hicap duymuyorlar. Ortada hiçbir şey yokken bir gece yarısı yayınladıkları Alevi, Sünni, Kürt, Türk videolarıyla birlik ve dirliğimize kastetmekten geri durmuyorlar. Oy vermediler diye depremzedelerimizi aşağılamaktan utanmıyorlar. Koltuklarını korumak için nefret söylemlerine sarılmakta beis görmüyorlar. Kardeşlerim, bunlar emri nereden alıyorlar, biliyor musunuz? Kandil’deki teröristlerden alıyorlar. Biz ise emri Allah’tan ve milletimizden alıyoruz. Farkımız bu.” ifadelerini kullandı.

“28 Mayıs yarım kalan işin tamamlandığı bir milat olacaktır”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin, milletin karşısına projeyle, eserle, vizyonla çıkmak yerine korku siyasetiyle insanların oylarını alabileceklerini düşündüğünü ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Oysa ne yapsalar boş çünkü milletimiz bunların ciğerini biliyor, ciğerini. Milletimiz bunların nasıl faşizm heveslisi olduklarını çok iyi biliyor. Milletimiz bunlardan kendisine de ülkeye de Rumeli’deki kardeşlerine de hiçbir fayda gelmeyeceğini görüyor. 14 Mayıs, insanımızın feraset ve basiretini hafife alanların milletten yediği ilk tokattı. İnşallah, 28 Mayıs yarım kalan işin tamamlandığı bir milat olacaktır sizlerle beraber. Millet olarak, bizi yaralı görüp de ilacımıza zehir bulaştırmak isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. 14 Mayıs’ta yaşadıkları hezimete milleti de ortak etmek isteyen kifayetsizlerin oyunlarına gelmeyeceğiz. Fitne tüccarlarının, nefret tacirlerinin aramıza nifak tohumları ekmesine, bizi birbirimize düşürmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Sandığa leke sürdürmeyeceğiz. Rehavete kesinlikle kapılmayacağız. Zafer sarhoşluğuna asla düşmeyeceğiz. 28 Mayıs’ta hep birlikte erkenden sandıklara koşacak, irademize, demokrasimize ve geleceğimize hep birlikte sahip çıkacağız.”

Erdoğan, “Şimdi sizlerle şöyle kavlimizi bir yenileyelim diyorum. Hazır mıyız? Şöyle ayağa kalkalım. Çok gür seda ile tüm Türkiye duysun.” diye seslendiği salondaki katılımcılarla birlikte, “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bir olacağız. İri olacağız. Diri olacağız. Kardeş olacağız. Hep birlikte Türkiye olacağız.” şeklinde konuştu.

Konuşmasının ardından Erdoğan’a organizasyon komitesi adına Bayram Akgül tarafından el dokuması halı hediye edildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 86 yıl sonra yeniden ibadete açılan Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi’nin Darphane tarafından basılmış hatıra parasının yer aldığı hediyeleri, Karadağ Boşnak Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Ervin İbrahimoviç, Sırbistan Demokratik Eylem Partisi Genel Başkanı Sulejman Ugljanin, Sırbistan Sosyal Demokrat Partisi Genel Başkanı Rasim Ljajic, Sırbistan Adalet ve Uzlaşı Partisi Genel Başkanı, Sırbistan Meclis Başkan Yardımcısı Usame Zukorliç, Kuzey Makedonya Boşnak Demokrat Partisi Genel Başkanı Munir Kolaşinac, Kosova Demokratik Türk Partisi Genel Başkanı Bölgesel Kalkınma Bakanı Fikrim Damka, Kosova Boşnak Partisi Genel Başkanı Rasim Demiri, Kuzey Makedonya Türk Demokratik Partisi Genel Başkanı Beycan İlyas, Yunanistan Dostluk Eşitlik ve Barış Partisi Genel Başkanı Çiğdem Asafoğlu, Kuzey Makedonya Alternativa Partisi Genel Başkanı Afrim Gaşi, Kosova Türk Adalet Partisi Genel Başkanı Arif Bütüç, Kuzey Makedonya Türk Milli Hareket Birliği Partisi Genel Başkanı Erdoğan Saraç, Kosova Adalet Hareketi Genel Başkanı Süleyman Çerkezi, Bulgaristan Hak ve Özgürlükler Hareketi Genel Başkan Yardımcısı ve Kırcaali Belediye Başkanı Hasan Azis’e takdim etti.

Programın sonunda Erdoğan, katılımcılarla fotoğraf çektirdi.

Bir Cevap Yazın