Derya YILDIRIM
Zaman, insanoğlunun üzerinde en fazla düşündüğü ama belki de en az anladığı kavramdır. Herkese eşit verilen, ne satın alınabilen ne de biriktirilebilen bir kaynak. Zengin de fakir de, güçlü de güçsüz de bu kaynak karşısında eşittir. Ancak, zamanın bu eşitliği, onu nasıl kullandığımız konusundaki farklılıklarla bambaşka bir anlama bürünür. Allah’ın zamandaki adaleti, bize verdiği fırsatlar ve sorumluluklarla hayatın anlamını şekillendirir. Bu konuda derin bir bakış açısı geliştirmek, zamanın değerini anlamak için önemlidir.
Zamanın Evrensel Eşitliği
Dünyada hiçbir kaynak zaman kadar eşit dağıtılmamıştır. Bir gün 24 saat; ne eksik ne fazla. Kimsenin elindeki zaman diğerininkinden uzun ya da kısa değil. Bu, Allah’ın yarattığı mükemmel bir adalet mekanizmasıdır. Ancak bu eşitlik, zamanı nasıl kullandığımızla farklı sonuçlar doğurur. İki insan aynı süreye sahipken, biri bu zamanı üretkenlik, ibadet ve iyilik için kullanabilirken, diğeri tamamen boşa harcayabilir.
Zamanın bu evrensel eşitliği, insanı derin bir sorumlulukla baş başa bırakır. Çünkü elimizdeki bu eşsiz kaynak, yalnızca bize aittir ve nasıl kullandığımızın sonuçlarını yalnızca biz yaşayacağız.
Zaman ve İnsan İradesi
Allah, zamanı tüm insanlara eşit olarak vermiştir; ancak onu değerlendirme iradesini insana bırakmıştır. İşte burada Allah’ın adaletinin yanında insanın özgür iradesi devreye girer. Zamanı nasıl geçirdiğimiz, hangi önceliklere sahip olduğumuz ve ona ne anlam yüklediğimiz tamamen bizim tercihlerimizle şekillenir.
Bir kişinin zamanı;
Öğrenmek ve gelişmek için kullandığında bir nimet olur.
İbadet ve şükürle değerlendirdiğinde, ahireti için bir yatırım haline gelir.
Boşa harcandığında ise büyük bir kayıp ve pişmanlık sebebine dönüşebilir.
Zamanın adaleti, iradenin sorumluluğuyla birleştiğinde, insana kendi hayatının mimarı olma fırsatını verir.
Zenginlik ve Zaman: Paranın Gücü Sınırda Kalır
Zamanın en dikkat çekici özelliği, maddi güçle satın alınamamasıdır. Dünyanın en zengin insanı bile bir saat daha fazla yaşayabilmek için tüm servetini vermeye hazırdır; ancak zamanı uzatmanın yolu yoktur. Bu gerçek, Allah’ın insana verdiği zaman nimetinin maddi kavramlarla ölçülemeyecek kadar değerli olduğunu gösterir.
Fakir bir insan, sahip olduğu sınırlı kaynaklarla bile zamanını anlamlı hale getirebilirken, zengin bir insan tüm varlıklarına rağmen zamanı yanlış kullanabilir. Bu durum, hayatın maddi değerler üzerine kurulamayacağını ve zamanın herkes için aynı değer ölçüsüne sahip olduğunu ortaya koyar.
Zamanı Yönetmek: Öncelikler ve Farkındalık
Zamanı yönetmek, hayatın en önemli becerilerinden biridir. Ancak bu yönetim, yalnızca programlama veya plan yapma meselesi değildir. Asıl mesele, zamana yüklenen anlamdır. Hayatın farklı dönemlerinde zamanın nasıl kullanıldığı, insanın önceliklerini ve değerlerini yansıtır.
Gençlikte, zaman çoğu insan için sınırsız gibi görünür. Ancak bu dönem, en verimli çağlardan biri olduğu için büyük bir fırsattır. İlim öğrenmek, yetenek geliştirmek ve hayatın temellerini atmak için gençlik dönemi, doğru değerlendirilmesi gereken bir hazinedir.
Orta yaşlarda, zamanın kıymeti daha iyi anlaşılır. Çalışma, aile ve topluma hizmet bu dönemin ana unsurlarıdır.
Yaşlılıkta, zaman artık geçmişin muhasebesiyle geçer. Bu dönem, yapılanların anlam kazandığı ya da boşa geçen yılların pişmanlık getirdiği bir süreçtir.
Zamanı yönetmek, aslında insanın kendini yönetmesi anlamına gelir. Bu, kişinin önceliklerini belirlemesi, hedeflerine odaklanması ve zamanı anlamlı kılmak için bilinçli tercihler yapmasıdır.
Zaman ve İslam: İlahi Bir Sorumluluk
İslam’da zaman kavramı, büyük bir önem taşır. Kur’an-ı Kerim’de zaman üzerine yemin edilmesi (“Asra andolsun ki…” – Asr Suresi), onun değerini ve insana yüklediği sorumluluğu gösterir. Hadis-i şeriflerde de Peygamber Efendimiz (s.a.v.), zamanın kıymetini bilmekle ilgili pek çok uyarıda bulunmuştur. Örneğin:
“Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bil: Ölüm gelmeden önce hayatın, hastalık gelmeden önce sağlığın, meşguliyet gelmeden önce boş vaktin, yaşlılık gelmeden önce gençliğin, fakirlik gelmeden önce zenginliğin.”
Bu uyarılar, zamanı israf etmenin yalnızca bu dünyada değil, ahirette de ağır sonuçları olacağını hatırlatır. Zaman, Allah’ın insana verdiği en büyük emanetlerden biridir ve bu emaneti iyi kullanmak, hem dünya hem de ahiret için bir gerekliliktir.
Zamanı İsraf Etmek: Geri Dönüşü Olmayan Bir Kayıp
Zamanın en acımasız yanı, geri döndürülemez oluşudur. Para kaybedildiğinde tekrar kazanılabilir, sağlık bozulduğunda bir ölçüde geri kazanılabilir. Ancak zaman bir kez geçtiğinde, geri dönüşü yoktur. Bu yüzden zamanı israf etmek, insanın kendisine ve hayatına yaptığı en büyük haksızlıktır.
Günümüzde insanlar, zamanlarını ekran başında, sosyal medyada veya gereksiz uğraşlarla harcamakta, zamanın kıymetini unutmaktadır. Ancak zaman, asla geri gelmeyecek bir hazine gibi korunmalıdır.
Zaman ve Allah’ın Adaleti
Zamanın eşitliği, Allah’ın adaletinin en somut delillerinden biridir. Ancak bu adalet, insana bir fırsat sunduğu kadar bir sorumluluk da yükler. Zamanı değerlendirmek, insanın Allah’a olan şükrünün bir göstergesidir. Bu nedenle, zamanın her anını anlamlı ve faydalı işler için kullanmak, insanın hem dünya hem de ahiret huzuru için en önemli görevlerinden biridir.
Sonuç: Zamanın Hakkını Vermek
Zaman, Allah’ın insana verdiği en büyük nimetlerden biridir. Bu nimet, herkese eşit olarak sunulmuş bir fırsattır. Ancak onu anlamlı hale getirmek ve hakkını vermek, insanın özgür iradesine bağlıdır. Zamanın kıymetini bilmek, sadece bireysel bir kazanç değil, aynı zamanda Allah’a şükretmenin ve onun adaletine duyulan saygının bir ifadesidir.
Hayatımızın her anını doğru değerlendirmek için zamanı nasıl kullandığımızı sorgulamalı ve Allah’ın verdiği bu adaletli nimeti, insanlık ve iyilik için bir fırsata dönüştürmeliyiz. Çünkü zaman, hepimize eşittir; ama onu nasıl kullandığımız, bizi birbirimizden farklı kılar.
____________________________________________
Zaman ve Adalet
Zaman, hepimize eşit bir hazine,
Ne bir eksik verir, ne fazla kimseye.
Zengin de fakir de aynı nefeste,
Adaletin aynası, Allah’ın sözünde.
Sabah başlar hayat, yirmi dört saat,
Herkesin elinde aynı bir fırsat.
Kimisi işler, yarınlara uzanır,
Kimisi oyalanır, geçmişte kalır.
Zamanı satamazsın, satın da alamazsın,
Altın da olsa, geri dönemezsin.
Geçen bir an, artık bir hatıra,
Emanettir sana, yazılır kadere.
Gençlikte oyun, yaşlılıkta hüzün,
Zaman öğretir her şeyi, sessiz bir öğün.
Ne çok vakit kaybolur, boş hayallerde,
Oysa her saniye bir dua değerinde.
Bir damla gibi akar, sonsuz denize,
Her an bir kıyamet, her an bir müjde.
Allah’ın adaletinde saklıdır sırrı,
Zaman, herkese eşit, onun buyruğuyla yazılı.
Ey insan, bil ki bu eşitlik büyük bir nimet,
Zamanın kıymetini bil, etme israf et.
Çünkü dünya bir han, yolculuk bir an,
Zaman adaletle başlar, anlamla tamamlanır tam.
____________________________________
Zamanın Sırrı
Zaman, bir nehir gibi akar durmadan,
Kimi boşa harcar, kimi koşar ardından.
Bir anlık hevesle kaybolur kimileri,
Bir başkası işleyip dokur geleceğini.
Sabah güneşi doğar, hepimiz eşit,
Ne zengin alır fazla, ne fakir eksik.
Farkı yaratan, o verilen andır,
Kimi oyun oynar, kimi eser bırakır.
Boş geçen saatler, sessiz bir hırsız,
Hayallerimizi çalar, umutları kısar.
Ama dolu geçen bir dakika bile,
Hayatın yükünü hafifletir öylece.
Bir genç oturur, hayal kurar yarına,
Bir başkası yazar, adını zamana.
Kimse bilmez aslında, hangi yol doğru,
Ama dolu geçen her an, olur huzurun yolu.
Zaman, sessiz bir öğüt, güçlü bir öğretmen,
Boş harcadığında, geri gelmez bir zerre.
Oysa anlam katarsan her saniyeye,
Hayatın sırrını bulursun belki de.
Ey insan, unutma zamanın değerini,
Yaşat içindeki ışığı, üret her birini.
Çünkü zaman bir emanet, bir kez gelir eline,
Boşa harcama, doldur umutla, sevgiyle, emekle.