Yazarlarımız, Yorum-Analiz

Türkiye’deki Bulgaristan Seçmenlerinin Sesi: Demokrasiye Uzanmak Zor mu?

Rafet ULUTÜRK

Bulgaristan genel seçimleri, sadece bu ülkenin sınırları içinde değil, sınır ötesinde de yankılanan bir süreçtir. Özellikle Türkiye’de yaşayan Bulgaristan doğumlu Türkler ve Müslümanlar için, bu seçimler tarihi, kültürel ve siyasi bir öneme sahiptir. Göç yoluyla Türkiye’ye yerleşen ve Bulgaristan vatandaşlığını koruyan binlerce insan, Bulgaristan’ın kaderine doğrudan etki etme gücüne sahiptir. Ancak, bu seçmenlerin oy kullanma süreçleri ve etkileri üzerine düşünmek, bazı zorlukları ve fırsatları yeniden gözden geçirmemizi gerektiriyor.

Türkiye’deki Bulgaristan seçmenlerinin büyük kısmı, 1989 ve sonrası zorunlu göç dalgalarıyla ülkemize gelen ailelerden oluşuyor. Tarihi bir perspektiften bakıldığında, bu insanlar ana-vatanlarından zorla koparıldı; kültürel kimliklerini, dilini ve geleneklerini yaşatma mücadelesi verdiler. Şimdi ise ellerinde, Bulgaristan’ın geleceğini şekillendirme şansı var. Ancak, bu şans her zaman kolay elde edilen bir hak olarak karşımıza çıkmıyor.

Öncelikle, Türkiye’deki seçmenlerin oy kullanma süreci oldukça karmaşık ve zahmetli bir hal alabiliyor. Son yıllarda sandıkların sayısının artması olumlu bir gelişme olsa da, Bulgaristan’daki seçim yasasında yapılan değişiklikler bu süreci zora soktu. Posta yoluyla oy kullanma hakkının olmaması, seçmenleri fiziksel olarak sandıklara gitmeye zorunlu kılıyor. Ancak, Türkiye’nin farklı şehirlerine dağılmış olan bu seçmen kitlesi için sandığa ulaşmak, özellikle yaşlılar ve uzak mesafedekiler için ciddi bir sorun. Katılım oranlarının düşük kalması, Bulgaristan’daki siyasi tabloyu da doğrudan etkileyen bir faktör.

Peki, bu seçmenler hangi partilere oy veriyor?

Geleneksel olarak Türkiye’deki seçmenlerin büyük bir kısmı, Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH – DPS) gibi Türk ve Müslüman azınlıkları savunan partilere destek veriyor. Bu partiler, Bulgaristan’daki azınlık haklarını koruma politikalarıyla biliniyor ve Türkiye’deki seçmenlerle güçlü bağlar kurmuş durumdalar. Ancak son yıllarda, Türkiye’deki seçmen kitlesinde yeni siyasi arayışların başladığı da bir gerçek. Bulgaristan’da ortaya çıkan yeni siyasi partiler, Türkiye’deki seçmenlerden de destek bulmaya başlıyor. Özellikle genç nesil, Bulgaristan’ın mevcut siyasi düzenine alternatif arıyor ve oy tercihlerini buna göre şekillendiriyor.

Bir başka kritik konu ise Türkiye ile Bulgaristan arasındaki diplomatik ilişkilerin seçim süreçlerine olan etkisi. İki ülke arasında son yıllarda geliştirilen ekonomik ve siyasi ilişkiler, Türkiye’deki Bulgaristan seçmenlerini de yakından ilgilendiriyor. Türkiye’nin Bulgaristan ile güçlü bir ilişki içinde olması, bu seçmenlerin ana-vatana olan bağlarını güçlendiriyor ve seçimlerde daha aktif rol almalarını teşvik ediyor.

Ancak, burada bir soruyu sormadan geçemeyiz:

Türkiye’deki seçmenlerin Bulgaristan seçimlerinde bu kadar etkin olması ne kadar sürdürülebilir?

Bulgaristan iç siyasetinde, dışarıdaki seçmenlerin etkisi zaman zaman eleştiriliyor. Türkiye’de yaşayan seçmenlerin Bulgaristan’ın iç meselelerine müdahil olması, bazı Bulgar siyasetçiler tarafından hoş karşılanmıyor. Özellikle milliyetçi çevreler, dışarıdaki seçmenlerin oy kullanma hakkını sınırlamak için çeşitli yasal düzenlemeler yapmaya çalışıyor. Bu durum, Türkiye’deki seçmenler için gelecekte daha fazla zorluk anlamına gelebilir.

Sonuç olarak, Türkiye’deki Bulgaristan seçmenlerinin oy kullanma hakkı, hem tarihsel bir yükümlülük hem de demokratik bir sorumluluk olarak değerlendirilmelidir. Ancak, bu hakkın kullanımı önündeki zorluklar, sandık erişimi ve siyasi tercihlerin çeşitlenmesi, gelecekte yeni tartışmaları beraberinde getirecektir. Türkiye’de yaşayan Bulgaristan doğumlu vatandaşlar, Bulgaristan’ın geleceğine dair söz söyleme hakkına sahipler. Ancak bu hak, her iki ülkenin de daha demokratik ve adil bir seçim sistemi kurmasıyla daha anlamlı hale gelecektir.

Seçmenler, sadece oylarını vermekle kalmamalı; aynı zamanda bu süreçlerin adil ve eşit olmasını talep etmelidirler. Türkiye’deki Bulgaristan göçmenleri, kültürel kimliklerini ve ana-vatanlarına olan bağlılıklarını bu demokratik hakla bir kez daha gösterme şansına sahip. Ancak bu yolu daha erişilebilir, daha kolay ve daha şeffaf kılmak, hem Türkiye’nin hem Bulgaristan’ın ortak sorumluluğudur.

Bir Cevap Yazın