Rafet ULUTÜRK
Günümüz toplumlarında en tehlikeli şey, ihanetin çoğalması değil, doğrunun görünmez hale gelmesidir.
Çünkü ihanet artık tek bir yüzle gelmiyor; maskeler çoğalıyor, sesler karışıyor, gerçekler çarpıtılıyor. İhanet öyle derinlere sızmış ki, dürüstlüğün sesi bir fısıltıya, yalanın sesi bir orduya dönüşmüş durumda.
Bir zamanlar, doğruyu görmek için yalnızca vicdanımıza bakmamız yeterliydi.
Bugün ise her şey sis perdesinin ardında. Kim dost, kim düşman belli değil. İhanet yalnızca siyasetin ya da kurumların içinde değil; ilişkilerde, iş hayatında, sokakta, hatta gündelik sohbetlerde bile kol geziyor. Güven duygusu, toplumun damarlarından çekiliyor adeta.
Güven Kaybolunca Gerçek de Kaybolur
Güven, bir toplumun omurgasıdır.
Bir kez kırıldığında, geriye kalan yalnızca şüphe ve sessizliktir. Bugün insanlar bir söz duyduklarında inanmak yerine sorguluyor; bir el uzandığında samimiyetinden emin olamıyor. Çünkü ihanet, yalnızca yapılan bir eylem değil — bir kültüre dönüşmüş durumda.
Ve en acısı: Yalanın gölgesi büyüdükçe, doğru olan bile yalanmış gibi görünmeye başlıyor.
Oysa bir toplumun çöküşü, ihanetin çoğaldığı anda değil; doğrunun kaybolduğu anda başlar.
İhanetin Normalleşmesi En Büyük Tehlike
İhanetin en sinsi hali, onun artık olağan karşılanmasıdır.
Bir yanlış ortaya çıktığında, “zaten herkes böyle yapıyor” diyorsak…
Bir çıkar ilişkisi görünce omuz silkip geçiyorsak…
İşte o zaman ihanet, sıradanlaşmış demektir.
Bir zamanlar öfkeyle karşılanan yanlışlar, artık sessizlikle geçiştiriliyor.
Ve unutmayalım: Sessizlik, bazen ihanetin en güçlü silahıdır.
Çünkü konuşulmayan ihanet, kök salmaya başlar.
Toplumun Vicdanı Yeniden Ayağa Kalkmalı
Gerçeği yeniden bulmanın yolu; sesini kaybeden vicdanı yeniden konuşturmaktır. Toplumların iyileşmesi, “bizi kim kandırdı?” sorusuyla değil, “biz nerede sustuk?” sorusuyla başlar.
Her ihanet, biraz da toplumun sessizliğinden güç alır. Ve bu sessizlik, yalnızca kötülüğü değil, doğrunun da unutulmasını hızlandırır. Oysa hakikat, ne kadar karartılmaya çalışılsa da bir yerlerde yaşamaya devam eder. Onu bulmak için cesaret, sabır ve kararlılık gerekir.
Son Söz
Bugün doğruyu bulmak zor olabilir. Çünkü ihanetin gölgesi her yeri sarmış durumda.
Ama unutmayalım: Gerçek kaybolmaz, sadece susturulur.
Ve onu yeniden bulmak, bu toplumun hem hakkı hem sorumluluğudur.
İhanetin arttığı yerde doğruyu savunmak bir cesaret değil, bir vicdan borcudur.
Ve bu borç, hepimizin omuzlarındadır.
