Murat ULUTÜRK
Güney Kafkasya’da jeopolitik dengeler yeniden şekillenirken, Zengezur Koridoru meselesi yalnızca bölgesel bir ulaşım projesi olmaktan çıkıp küresel güçlerin ilgi alanına giren stratejik bir konuya dönüşmüştür.
Azerbaycan’ın haklı olarak vurguladığı gibi, bu koridorun açılması bölge ülkelerinin ekonomik gelişimine katkı sağlarken, İran başta olmak üzere bazı aktörlerin bu projeye karşı çıkması çeşitli çıkar çatışmalarını gündeme getirmektedir.
İran’ın Zengezur Koridoru’na dair sert tepkisi, yalnızca bölgesel statükonun korunmasına yönelik bir kaygının ötesinde, ekonomik ve siyasi hesaplarla doğrudan bağlantılıdır.
Tahran, bu koridorun faaliyete geçmesiyle bölgedeki ticari transit hatlarının değişeceğini ve İran’ın artık eskisi kadar cazip bir geçiş güzergahı olmayacağını çok iyi biliyor.
Hazar Denizi’nden Türkiye ve Avrupa’ya uzanacak yeni ticaret yolları, İran’ın uzun yıllardır bölgede kurmaya çalıştığı ekonomik ve lojistik avantajları tehdit etmektedir.
Diğer yandan, Ermenistan’ın bu süreçte oynadığı rol oldukça kritiktir.
Erivan, hem Batı ile yakınlaşma çabalarını sürdürüyor hem de Rusya’nın bölgedeki etkisinden kopmamak için denge politikası izlemeye çalışıyor. İran’ın baskıları ve Batılı ülkelerin dolaylı müdahaleleri, Ermenistan’ı Zengezur Koridoru konusunda kararsız bir pozisyona sürüklemektedir.
Ancak unutulmamalıdır ki, bu koridor yalnızca Azerbaycan’ın değil, Türkiye ve Orta Asya ülkelerinin de ortak çıkarlarını ilgilendiren bir meseledir.
Dolayısıyla, Ermenistan bu süreçte sübjektif yaklaşımlar yerine, uzun vadeli ekonomik faydaları gözeterek hareket etmelidir.
Bir diğer önemli husus, bu sürecin uluslararası hukuka uygunluğudur.
10 Kasım 2020’de imzalanan üçlü bildiride, bölgede yeni ulaşım yollarının açılması gerektiği açık bir şekilde belirtilmiştir. Zengezur Koridoru, sadece Azerbaycan’ın taleplerinden biri değil, aynı zamanda bu anlaşmanın doğrudan bir sonucudur. Ermenistan’ın ve İran’ın bu süreci farklı yönlere çekme çabaları, uluslararası hukukun temel prensipleriyle çelişmektedir.
Peki, bu süreç nasıl sonuçlanacak? Görünen o ki, Azerbaycan ve Türkiye’nin kararlı tutumu, Orta Asya ülkelerinin destekleri ve küresel ticaret ağlarındaki değişimler Zengezur Koridoru’nun açılmasını kaçınılmaz hale getirecektir. İran’ın ve bazı Batılı ülkelerin baskıları, bu süreci yavaşlatabilir ancak engelleyemez.
Ekonomik gerçekler ve bölgesel iş birliği ihtiyacı, eninde sonunda bu projenin hayata geçirilmesini sağlayacaktır.
Sonuç olarak, Zengezur Koridoru bir ulaşım meselesinden çok daha fazlasıdır.
Bu proje, bölgesel iş birliğini artırma potansiyeline sahip olduğu gibi, aynı zamanda çıkar çatışmalarını da gözler önüne sermektedir. Ancak ekonomik rasyonalite ve jeopolitik dinamikler göz önüne alındığında, bu koridorun açılması er ya da geç gerçekleşecektir.
Önemli olan, sürecin barışçıl ve karşılıklı faydaya dayalı şekilde ilerlemesi ve bölgesel istikrarın korunmasıdır.
__________________________
Sessiz Yollar, Konuşan Taşlar
Zengezur’un yolları sessiz mi kaldı?
Rüzgâr mı anlatır, taşlar mı yandı?
Bir zamanlar kervan, bir zamanlar iz,
Şimdi gölgeler mi yolları sardı?
Tarih dediğin, unutmaz asla,
Bir millet bekler, gözleri yasla.
Kim çizmiş sınırı, kim bölmüş yolu?
Bir kalem oynatıp kapatmış masa.
Ne korku yeter, ne tehdit susar,
Yol dediğin akar, kalplere basar.
Dağlar dile gelir, nehirler coşar,
Geçmişin sesiyle yankılanır yar.
Zengezur hürdür, zaman da bilir,
Hakikat, sabırla yolları delip,
Güneş doğacak en sert ufukta,
İnsan özgürdür, kim durdurabilir?
