Yazarlarımız

Yeni Dünya Düzeni mi? Bahçeli’nin “TRÇ İttifakı” Önerisi

BGSAM

Türk siyasetinde zaman zaman “yeni denklemler”, “yeni ittifak arayışları” dile getirilir. Ancak Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin son çıkışı, alışılmışın ötesinde bir stratejik vizyon öneriyor. Bahçeli, “ABD-İsrail şer koalisyonuna” karşı en uygun seçeneğin Türkiye, Rusya ve Çin’in oluşturacağı bir “TRÇ ittifakı” olduğunu ifade etti. Peki bu öneri, gerçekten de yeni dünya düzenine giden yolun bir işareti olabilir mi?

Küresel Güç Dengesinde Sarsıntılar

Soğuk Savaş sonrası tek kutuplu dünya düzeni, son yıllarda ciddi çatırdamalara sahne oldu. ABD’nin askeri ve ekonomik hegemonyası; Çin’in yükselişi, Rusya’nın jeopolitik hamleleri ve bölgesel aktörlerin güçlenmesiyle zorlanıyor. Ukrayna savaşı, Gazze krizi ve enerji üzerinden yürüyen büyük rekabet, artık Batı merkezli düzenin sorgulandığını gösteriyor.

Tam da bu noktada Bahçeli’nin “TRÇ ittifakı” önerisi, sadece bir siyasi söylem değil; aynı zamanda Türkiye’nin jeopolitik konumuna dair farklı bir vizyon arayışını da temsil ediyor.

Türkiye’nin Stratejik Konumu

Türkiye, bir yandan NATO üyesi olarak Batı bloğu içinde konumlanırken, diğer yandan Rusya ile enerji, Çin ile ticaret ve altyapı projelerinde yakın ilişkilere sahip. Bu denge siyaseti, aslında uzun süredir “çok yönlü dış politika” olarak sürdürülüyor.

Bahçeli’nin önerisi, bu dengeyi bir adım ileri taşıyarak, Batı’ya alternatif bir blokta Türkiye’nin öncü rol almasını işaret ediyor. Ancak bu, yalnızca bir tercih değil; aynı zamanda ciddi riskler de barındırıyor. NATO içindeki Türkiye’nin böyle bir ittifakla ne kadar uyumlu olacağı, Batı’nın tepkisi ve ekonomik bağımlılıklar gibi sorunlar, bu denklemi zorlaştırıyor.

Çin ve Rusya ile Olası Yönelim

  • Rusya: Enerji bağımlılığı, Suriye ve Kafkasya’daki ortak çıkarlar Türkiye’yi Moskova ile mecburi işbirliğine itiyor. Ancak aynı zamanda Ukrayna savaşı nedeniyle Batı yaptırımları da denklemi karmaşıklaştırıyor.

  • Çin: Kuşak ve Yol Projesi kapsamında Türkiye, “Orta Koridor” olarak kritik bir geçiş noktası. Çin’in ekonomik ağırlığı, Türkiye için büyük fırsatlar barındırıyor, ancak Çin ile askeri-stratejik bir ittifakın boyutları henüz net değil.

Bahçeli’nin önerisi, bu iki ülke ile mevcut ilişkileri bir “resmi bloklaşma” düzeyine taşıma çağrısı gibi okunabilir.

Yeni Dünya Düzeni Tartışması

Bugün “yeni dünya düzeni” söylemi, yalnızca Batı karşıtlığını değil, aynı zamanda alternatif blokların yükselişini anlatıyor. BRICS’in genişlemesi, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün etkinliği, dolar hegemonyasına karşı yeni finansal arayışlar… Tüm bunlar, Bahçeli’nin önerisini küresel bir trendin parçası haline getiriyor.

Ancak unutulmamalı ki, Türkiye gibi hem Batı ile hem Doğu ile güçlü bağları olan bir ülke için, bu tür radikal bir yönelim her zaman sancılı olur. “TRÇ ittifakı” düşüncesi, belki bir resmi ittifaktan çok, Türkiye’nin yeni yüzyılda stratejik çeşitliliğini vurgulayan bir siyasi vizyon olarak değerlendirilmeli.

Vizyon mu, Stratejik Uyarı mı?

Bahçeli’nin önerisini sadece bir siyasi söylem olarak görmek hata olur. Bu çıkış, Türkiye’nin jeopolitik yol ayrımlarını, Batı ile yaşanan gerilimleri ve Doğu’ya açılma ihtiyacını gündeme taşıyor.

Gerçekten bir “yeni dünya düzeni”ne doğru mu gidiyoruz? Belki de henüz değil. Ancak kesin olan şu ki, dünya düzeni değişiyor ve Türkiye bu değişimde yerini yeniden tanımlamak zorunda. Bahçeli’nin “TRÇ ittifakı” önerisi de bu tartışmanın dikkat çekici bir parçası olarak tarihe not düşülüyor.

Bir Cevap Yazın