Yazarlarımız

Yalnızlık: Hayatın Sessiz Öğretmeni

Derya YILDIRIM

Yalnızlık, insanoğlunun kaçmaya çalıştığı, ama aslında derin bir öğretmen gibi ruhunu şekillendiren bir deneyimdir. Kalabalıkların içinde yalnız hissetmek ya da gerçekten tek başına bir odada oturmak; bu duygunun farklı halleri olabilir.
Ancak her haliyle yalnızlık, insana hayatın en keskin gerçeklerini öğretir.

Bir insan yalnız kaldığında, en önce kendisiyle yüzleşir.
Kalabalıkların gürültüsünde bastırdığı duyguları, görmezden geldiği korkuları ve ertelediği hayalleri birer birer ortaya çıkar. Yalnızlık, insanın kendisini tanımasına yardımcı olan bir ayna gibidir.
Bu aynaya baktığınızda gördükleriniz belki hoşunuza gitmez, ama işte tam da burada büyür insan.
Hayatta hiçbir şeyin kalıcı olmadığını yalnızlık öğretir. İnsanlar, dostluklar, sevgiler…
Hepsi gelir ve geçer. Yalnızlık, bir kaybın ardından gelen sessizlikte, bir ayrılığın bıraktığı boşlukta der ki: “Bak, sen yine de ayaktasın. Her şeye rağmen güçlüsün.”

İşte bu an, insanın dayanıklılığını keşfettiği andır.
Yalnızlık, basit mutlulukların kıymetini de gösterir.
Kalabalıklarda belki fark etmediğiniz bir gün batımı, yalnızken ruhunuzu sarar.
Sessizlikte dinlediğiniz bir şarkı, daha önce hiç duymadığınız bir anlam kazanır. Bir fincan kahvenin, bir kitabın, bir pencere önünde geçirilen dakikaların ne kadar değerli olduğunu yalnızlıkla öğrenirsiniz.

Elbette yalnızlık zorlayıcıdır.
Ama aynı zamanda, insanın kendiyle barışmasını, kendi iç sesini dinlemesini ve kendi değerini anlamasını sağlar. Belki de bu yüzden, yalnızlık hayatın en sessiz ama en etkili öğretmenidir.
Unutmayın, yalnızlık bir son değil, yeni bir başlangıçtır. İnsan, yalnızlığını sevmeyi öğrendiğinde, kendisiyle dost olmayı da öğrenir. Ve bu dostluk, hayatın tüm zorluklarında size eşlik eder.

________________________________________________

Sessiz Çığlıklar

Balkan rüzgarı sert eser bu akşam,
Bir milletin yarası, derin ve sessiz.
Kimi sürgün yollarında bıraktı canını,
Kimi gözyaşıyla yoğurdu umutlar denizini.

Gökyüzü karanlık, yıldızlar bile küskün,
Bir bayrak uğruna nice kalp ezik ve mahzun.
Kim sahip çıkacak bu sessiz çığlığa,
Kim tutacak düşen bir halkın elini yarınlara?

Yollar taşlı, dikenli ve kanlı,
Her adımda tarih yankılanır acıyla.
Bir millet var orada, unutturulmuş adıyla,
Bir millet var hâlâ direnen ruhuyla.

Ey torunlar, ey genç nesiller,
Bilin, bu gökyüzü size miras,
Bilin, bu toprakta dökülen kan,
Geçmişten bugüne bir kutsal nişan.

Unutmayın, acılarla büyüdü bu ağaç,
Kökleri göç yollarında, dalları umutla aç.
El ele verip sarılın birbirinize,
Bir millet, ancak birlikle yaşar özünde.

______________________________________

Yitik Adımlar

Bir yol düşün, taşları diken,
Her adımı suskun, her adımı derin.
Bir rüya değil bu, bir halkın gerçekliği,
Kim unutur sürgünün sessiz çığlığını?

Toprak bağırır, “Benimleydi onlar,”
Rüzgar taşır adlarını dağlara, ovalara.
Bir kimlik silinmek istenirken tarihten,
Kökler toprağa daha sıkı tutundu gizlice.

Ey uzaklarda doğan yeni nesil,
Siz bilmezsiniz göç yollarının hüznünü,
Ama damarlarınızda yankılanır yine de,
O uzak ülkelerin sessiz direnişi.

Bir milletin kaderi, bir avuç insan,
Kim sahip çıkar Balkan’da yetim kalan?
Birlik nerededir, vicdan hangi elde,
Tarih soracak, cevap kimden gelecek?

O fotoğraflar sadece bir kare değil,
Gözlerde saklı binlerce sızı, binlerce özlem.
Bu mirası taşımak size düşer gençler,
Kökler derindir, dallar size uzanır.

Bilin, geçmişiniz sadece bir hikâye değil,
Gelecek için bir yemin, bir yol haritası.
El ele verirsek eğer yeniden,
Sessizlik yankılanır umut türküsüyle.

Bir Cevap Yazın