Yazarlarımız

Türk’ün Anayasası Der ki: Töreye Göre Yaşa, Adaletten Ayrılma

Musa VATANSEVER

Tarih boyunca Türk milletini ayakta tutan değerlerin başında adalet, merhamet, vicdan, cesaret, ve hakkaniyet gelir. Türk’ün anayasası dediğimiz töre, yazıya dökülmemiş olsa bile toplumun her bireyinin içselleştirdiği kuralları ifade eder. Töre, sadece bir hukuki sistem değil; toplumun ve bireyin ahlaki, kültürel ve sosyal rehberi, geleceğe bırakılan mirasıdır. Töreye göre yaşamak, sadece kanunları değil, vicdanı ve insaniyeti de rehber almak anlamına gelir.

Törenin Kökleri: Yazısız Kuralların Gücü

Orta Asya bozkırlarından günümüze taşınan Türk kültürü, tarihin en kadim anayasa anlayışlarından birini barındırır. Bu anayasa, taşlara yazılmış olsa da aslında toplumun ruhunda kazılıdır. Bengütaşlar ve Orhun Yazıtları, törenin yazıya dökülmüş ilk izleridir. Bu taşlarda yazılı olan “kut” (devlet yönetiminde Tanrı vergisi güç) ve “töre” (halkın ortak değerleri), Türk yöneticilerinin adaleti nasıl sağlamak zorunda olduklarına dair birer rehberdir.

Göktürk Yazıtları’nda anlatılan bu töre anlayışı, hükümdarın halkına karşı sorumluluklarını hatırlatır ve devletin halkı refah içinde yaşatması gerektiğini vurgular. Herkesin hakkını koruyan, güçlü ile zayıf arasında adaleti sağlayan bir sistemdir bu. Türk’ün yazısız anayasası, toplumun ortak vicdanı, kültürü ve ahlaki değerleri etrafında şekillenen bir güçtür.

Adalet ve Hakkaniyet: Türk’ün Varoluş Sebebi

Türk töresi, adaleti ve hakkaniyeti merkeze alır. Türk için adalet, sadece devletin değil, toplumun her bireyinin görevidir. Bu yüzden güçlü, zayıfı ezmekten kaçınır; zayıf ise güçlüye saygıda kusur etmez. Töre, toplum içinde bir denge ve uyum sağlar. Türk milletinin “devlet baba” anlayışı da bu töreye dayanır; devlet, halkına karşı adil olmak, ona sahip çıkmak zorundadır.

Törenin bir başka ilkesi ise cesarettir. Türkler için cesaret, yalnızca savaş alanında değil; zulme, haksızlığa ve adaletsizliğe karşı da gösterilmesi gereken bir erdemdir. Cesaret, Türk’ün yazısız anayasasında, gerektiğinde adaletin yanında durmak, zayıfı korumak ve toplumsal huzuru sağlamak adına gösterilen bir direniş biçimidir. Bu da toplumsal yapının daha sağlam olmasını sağlar.

Türk’ün Anayasasında Ahlak ve Merhametin Yeri

Töreye göre, Türk toplumunda ahlak kuralları da büyük önem taşır. Ahlak, bireylerin birbirine ve çevresine karşı duyduğu sorumluluğu belirler. Merhamet ise Türk toplumunun en kadim değerlerinden biridir; düşmana dahi acıyan, mazluma kol kanat geren bir toplumun yansımasıdır. İslamiyet öncesi dönemde dahi Türkler, hoşgörü, misafirperverlik ve cömertlik gibi erdemleriyle çevrelerindeki milletler arasında saygınlık kazanmıştır. Bu merhamet duygusu, toplumun her bireyine karşı adil davranmayı, hataları affetmeyi ve hoşgörülü olmayı beraberinde getirir.

Türk Töresi: Geçmişten Geleceğe Bir Miras

Türk milletinin yüzyıllardır yaşattığı bu yazısız anayasa, günümüzde de yol gösterici bir rehber niteliğindedir. Töreye göre yaşamak, Türk milletinin geçmişten aldığı ahlaki ve vicdani mirası geleceğe taşımak demektir. Töre, bize adaletin ve hakkaniyetin önemini, insanın insan olana karşı sorumluluğunu hatırlatır.

Sonuç olarak, Türk’ün anayasası der ki; “Her zaman adaleti gözet, hak ve hukuka saygı duy, zulme ve adaletsizliğe karşı cesur ol.” Bu anlayış, Türk milletini sadece güçlü değil, aynı zamanda saygın bir topluluk haline getiren değerlerin özetidir. Türk’ün yazılı olmayan bu anayasasını yeniden anlamak ve günümüze uyarlamak, geleceğe bırakılacak en değerli miraslardan biri olacaktır.

Bir Cevap Yazın