Ertaş ÇAKIR

Gerçek güç, sadece fiziksel ya da maddi imkanlardan ibaret değildir.
Bir milletin asıl gücü, ahlaki değerlerinde, adalet anlayışında ve toplumsal vicdanında yatar.
Türkiye, tarih boyunca bu değerlerle yükselmiş ve güçlü bir medeniyet kurmuştur.
Bugün de, hem ülke içinde hem de dünya sahnesinde kalıcı bir güç olmak istiyorsak, temellerimizi bu değerler üzerine inşa etmeliyiz.
Çünkü ahlak ve adalet olmadan ne güç sürdürülebilir, ne de toplumsal huzur sağlanabilir.

Güç Ahlak ve Adaletle Başlar
Bir toplumun ayakta kalabilmesi, ancak sağlam bir ahlaki temel ve adil bir düzenle mümkündür. Türkiye’nin geçmişinde Osmanlı’dan Cumhuriyet’e kadar, adalet anlayışı ve ahlaki duruş, hem toplum içinde hem de dünya üzerinde saygınlık kazandırmıştır.
Ahlak: Güçlü bir ahlak, bireylerin ve toplumların doğru kararlar almasını sağlar.
Ahlak, toplumda güven ortamı yaratır; çünkü ahlaki kurallar, bireylerin birbirine zarar vermesini engelleyen bir bağlayıcıdır.
Adalet: Adalet, toplumun dengesi ve düzeni için vazgeçilmezdir. Adaletin olmadığı bir yerde, kaos ve güvensizlik hâkim olur.
Türkiye, adaletin her kademede tesis edildiği bir ülke olursa, hem kendi halkına hem de dünya milletlerine örnek teşkil edecektir.

Merhamet ve Vicdanla Devam Eder
Ahlak ve adalet bir toplumun temel taşlarıdır; ancak bu temellerin üzerinde bir yapı inşa etmek için merhamet ve vicdan gereklidir.
Güç, vicdan ve merhametle yoğrulduğunda kalıcı olur; aksi takdirde, zulüm ve yozlaşmaya dönüşür.
Merhamet: Türkiye’nin güçlü olmasının bir diğer sırrı, mazluma kucak açan bir millet olmasıdır.
Tarih boyunca göçmenlere, ihtiyaç sahiplerine ve zor durumdaki insanlara yardım eli uzatmıştır.
Merhamet, gücün insanileşmiş hâlidir.
Vicdan: Vicdan, bireyin ve toplumun iç muhasebesidir. Gü