Yazarlarımız

Toplumun Sessiz Direği: Edep

Rafet ULUTÜRK

Bir toplumun büyüklüğü yalnızca ekonomisiyle, teknolojisiyle ya da siyasal gücüyle ölçülmez.
Asıl ölçü, insanların birbirine nasıl davrandığında saklıdır. Edep, bu ölçünün sessiz ama en güçlü direğidir. Ne yasa ister, ne yazılı kural. İnsan ilişkilerini içten yöneten, görünmez ama çok etkili bir denge mekanizmasıdır.

Edep, toplumun kolektif hafızasından süzülerek bugüne taşınır. Dedelerin nasihatlerinden, sokakta oynayan çocukların birbirine “ayıp” diyerek çizdiği sınırlardan, sofrada büyük beklenerek başlanılan yemeklerden gelir. Bu davranış biçimleri yazılı değildir ama her kuşakta yeniden öğrenilir. Çünkü edep, bir kültürün kimliğini taşır.

Toplumlarda edep sadece bir nezaket meselesi değil, bir denetim biçimidir.
Ancak bu, baskıcı bir denetim değil; düzeni koruyan sessiz bir terazidir.
İnsanlar yalnızca dışarıdan utanmamak için değil, içten gelen bir bilinçle edepli davranır.
Bu bilinç, toplumsal tansiyonu düşüren bir sigorta gibidir.

Modern çağda edep, kimi zaman yanlış okunuyor. Nezaket zayıflık, suskunluk geri adım sanılıyor. Oysa edep, öfkeyi bastıran bir fren, kargaşayı önleyen bir barikat gibidir. Gürültünün ortasında bir toplumun ayakta kalmasını sağlayan sessiz gücün ta kendisidir.

Edep zayıfladığında, toplum kaba bir gürültünün içinde savrulmaya başlar. Küçük saygısızlıklar sıradanlaşır, tahammül azalır, incelik bir “lüks” gibi görülür. Oysa bu incelik, bir toplumun ruhunu ayakta tutan en önemli değerdir.

Gelişmişlik yollarla, binalarla, makinelerle ölçülebilir ama medeniyet, insanların birbirine nasıl baktığıyla anlaşılır. Edep kaybolduğunda toplumun ruhu incelir; geri getirmekse uzun zaman ister.

Bir Cevap Yazın