Ahmet AĞCA
Suriye’de yaşayan Türkmenler, Osmanlı İmparatorluğu’nun mirasından gelen ve Türkiye ile derin kültürel, tarihi bağları olan bir topluluktur. Suriye’nin farklı bölgelerinde yaşayan Türkmenler, özellikle Bayır-Bucak, Halep, Hama, Humus ve Rakka gibi stratejik noktalarda önemli bir nüfus oluşturur. Suriye İç Savaşı’nın ardından bu topluluk, büyük zorluklarla karşı karşıya kalmış, yerinden edilme, çatışmalar ve siyasi belirsizlik gibi sorunlarla mücadele etmek zorunda kalmıştır. Türkmenlerin geleceği ve milliyetçilik kavramı, hem bu topluluğun varlığı hem de Türkiye’nin bölgedeki jeopolitik hedefleri açısından kritik bir önem taşımaktadır. Peki, Suriye’de Türkmenlerin geleceği nasıl şekillenecek ve milliyetçilik nasıl bir rol oynayacak?
1. Siyasi Kimlik ve Varoluş Mücadelesi
Suriye Türkmenleri, savaşın ardından kimliklerini ve toplumsal varlıklarını koruma mücadelesi vermeye devam etmektedirler. Siyasi olarak, Türkmenler Suriye rejimi tarafından zaman zaman görmezden gelinmiş ve marjinalize edilmiş bir grup olmuştur. Ancak iç savaşla birlikte, Türkmenler kimliklerini daha belirgin bir şekilde ortaya koymuş ve kendi haklarını savunma konusunda daha aktif bir rol almışlardır.
Bu süreç, Türkmen milliyetçiliğinin canlanmasına ve özellikle yerel yönetimlerde Türkmenlerin söz sahibi olma taleplerine neden olmuştur. Ancak Türkmenlerin bu siyasi taleplerini gerçekleştirebilmeleri, hem iç savaşın seyrine hem de bölgedeki diğer güçlerin (Esad rejimi, Kürt gruplar, IŞİD kalıntıları ve diğer etnik gruplar) tutumuna bağlıdır. Türkmenlerin geleceği için en kritik konu, bir federasyon ya da özerklik yapısında kendilerine bir yer bulup bulamayacaklarıdır. Bir de tek çatı altında İrak Türkmenleri ile birleşmeleri daha doğuru olabilir.
2. Türkiye ile İlişkiler ve Milliyetçilik
Türkiye, tarihsel olarak Suriye Türkmenlerinin en büyük destekçisi olmuştur. Bu bağlamda, Türkmenlerin milliyetçilik anlayışı, Türkiye ile olan güçlü kültürel bağlara ve Türkiye’nin bölgedeki etkisine dayanmaktadır. Türkiye’nin, özellikle Bayır-Bucak ve Halep Türkmenlerine yönelik yardımları, askeri ve lojistik destek sağlaması, Türkmenlerin varlık mücadelesinde önemli bir yer tutmaktadır.
Gelecekte Türkiye’nin, Suriye’deki Türkmenlere yönelik politikaları Türkmen milliyetçiliğini şekillendirmeye devam edecektir. Türkiye’nin bölgede aktif bir dış politika izlemesi ve Türkmenleri bölgesel dengelerde önemli bir aktör olarak görmesi, Türkmen milliyetçiliğinin güçlenmesine katkı sağlayabilir. Ancak bu süreçte Türkiye’nin çıkarları ve Suriye’deki diğer güçlerin dengesi de Türkmenlerin konumunu doğrudan etkileyecektir.
3. Demografik Değişimler ve Türkmen Nüfusu
Suriye İç Savaşı, Türkmen nüfusunun büyük bir kısmının yerinden edilmesine neden olmuştur. Birçok Türkmen, Türkiye’ye ve diğer ülkelere göç etmek zorunda kalmış, bazıları ise savaş bölgelerinde yaşamaya devam etmektedir. Bu göçler, Türkmenlerin demografik yapısını zayıflatmakta ve bölgede bir azınlık haline gelme riskini artırmaktadır.
Türkmen milliyetçiliği açısından en büyük tehlikelerden biri, bu demografik değişimlerin kimliklerini koruma mücadelesini zorlaştırmasıdır. Türkiye’nin, Suriye’deki Türkmenlerin yerinde kalmasını ve Türkmen kimliğinin korunmasını desteklemesi, bu sürecin bir parçası olacaktır. Ancak bu noktada Türkmenlerin sadece varlıklarını sürdürmek değil, aynı zamanda siyasi haklarını güvence altına almak ve demografik yapıyı güçlendirmek gibi zorluklarla da karşılaşmaları muhtemeldir.
4. Milliyetçilik ve Bölgesel Dinamikler
Türkmen milliyetçiliği, sadece Suriye içinde değil, bölgesel dinamikler doğrultusunda da şekillenmektedir. Özellikle Türkiye, İran, Rusya ve ABD gibi bölge üzerinde etkili olan ülkelerin politikaları, Türkmenlerin geleceğini belirlemede önemli rol oynayacaktır. Bu bağlamda, Türkmenlerin milliyetçi söylemleri, bölgesel bir iş birliği ya da bağımsızlık talepleri etrafında şekillenebilir. Ancak Türkmenlerin bu dengeyi nasıl yönetecekleri, bölgedeki jeopolitik gelişmelere ve uluslararası desteğe bağlı olacaktır.
5. Örgütlenme ve Direniş: Silahlı Mücadele ve Sivil Toplum
Suriye Türkmenleri, iç savaş sırasında kendi direniş gruplarını ve siyasi yapılarını oluşturmuştur. Türkmenlerin askeri alanda varlık göstermesi, milliyetçilik kavramının güçlenmesine katkı sağlamıştır. Ancak savaş sonrası dönemde, Türkmenlerin geleceği sadece askeri mücadeleye bağlı kalmayacak, aynı zamanda sivil toplum örgütlenmeleri ve siyasi yapılar aracılığıyla da güç kazanmaları gerekecektir.
Türkmen milliyetçiliği, hem yerel düzeyde hem de uluslararası düzeyde siyasi bir varlık oluşturma çabası içinde olacaktır. Bu bağlamda, Türkmen gençlerinin eğitimi, liderlik yapılarının güçlendirilmesi ve uluslararası arenada seslerini duyurma stratejileri önem kazanacaktır.
6. Kültürel Kimlik ve Dil Mücadelesi
Suriye Türkmenleri, kültürel kimliklerini ve dillerini koruma mücadelesi vermektedir. Suriye’de Araplaştırma politikalarının etkisiyle Türkmen dili ve kültürü zamanla zayıflamışsa da, savaş döneminde ve sonrasında kimliklerini koruma bilinci güçlenmiştir. Bu bağlamda, Türkmenler için dil eğitimi, kültürel faaliyetler ve tarihsel miraslarının korunması, milliyetçilik mücadelesinin ayrılmaz bir parçası olacaktır. Çok hızlı bir şekilde Suriyede bulunan Türkmen bölgelerde türkçe eğitime başlanması okul yapımlarına hız verilmelidir.
Sonuç
Suriye Türkmenlerinin geleceği, hem yerel hem de uluslararası düzeyde karmaşık ve zorlu bir süreçle karşı karşıya kalacaktır. Milliyetçilik, bu süreçte Türkmenlerin kimliklerini koruma ve siyasi haklarını savunma mücadelesinde önemli bir rol oynayacaktır.
Türkiye’nin desteği, bölgesel dinamikler ve Türkmenlerin kendi örgütlenme kabiliyetleri, bu mücadelenin yönünü belirleyecek ana etkenler arasında olacaktır. Suriye Türkmenleri, milliyetçiliklerini hem kültürel hem de siyasi bir direniş unsuru olarak güçlendirmek zorunda kalacaklardır.
Saygılarımızla,