Dr. Nedim BİRİNCİ
22 Aralık 1914, Türk milletinin tarihindeki en acı ve en kahramanca anlardan birinin yıldönümüdür.
O günde, Sarıkamış’ta, vatanı uğruna soğukta donarak can veren kahramanlarımız, Türk milletinin azim, fedakarlık ve kahramanlıkla özdeşleşmiş simgeleridir. Bu kahramanlar, genç yaşta cepheye koşan, toprağını savunmak için hayatlarını hiçe sayan yiğitlerdi. Onların Sarıkamış’ta verdiği destansı mücadele, sadece askeri bir yenilgi değil, aynı zamanda bir milletin bağımsızlık ve hürriyet aşkının sembolüdür.
Sarıkamış Seferi, Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı’ndaki en zorlayıcı cephelerinden biriydi.
Kışın en sert zamanlarında, donarak şehit olan askerlerimizin yaşadıkları, bir milletin tüm tarihine sığacak kadar büyük bir acıyı içinde barındırır. Ancak bu acı, aynı zamanda bir direnişin, bir vatan sevgisinin ve bir millete olan bağlılığın ifadesidir. Yüzbinlerce asker, düşmanla savaşmak bir yana, doğayla amansız bir mücadeleye tutuşarak, zor koşullarda hayatta kalmaya çalışmış; ama çoğu, donarak, açlık ve hastalık nedeniyle hayatını kaybetmiştir.
Bugün, Sarıkamış şehitlerimizi rahmet, saygı ve minnetle anarken, aynı zamanda onların gösterdiği fedakarlığın ve vatan sevgisinin ne kadar önemli olduğunu hatırlamalıyız. Türk milletinin tarihindeki pek çok zaferin ve felaketin ardından kalan miras, aynı zamanda bu kahramanların unutulmaz hatıralarına olan borcumuzdur.
Onlar, sadece birer askerden ibaret değillerdi; her biri, milletin bağımsızlığı ve hürriyetinin teminatı olan birer kahramandı.
Ruhları şâd, mekânları Cennet olsun.
Her 22 Aralık’ta, Sarıkamış’ta donarak can veren bu yiğitlerimizi anmak, sadece geçmişi yad etmek değil; aynı zamanda Türk milletinin tarihine, kültürüne ve birliğine sahip çıkmak anlamına gelir. Onların gösterdiği fedakarlık, Türk milletinin birlik ve beraberlik içinde yaşama iradesini pekiştiren en güçlü örneklerden biridir.
Bugün, bu kahramanları anarken, yalnızca geçmişi değil, geleceği de düşünmeliyiz.
Sarıkamış şehitlerinin mirası, her Türk gencinin kalbinde yaşamalı, vatan sevgisi ve milli bilinç her zaman en yüksek değer olarak korunmalıdır. Zira onların bedelini ödediği toprak, bizlere emanet edilen kutsal bir emanettir.
Ve bu emaneti korumak, en önemli görevimizdir.
Ruhları şâd, mekânları Cennet olsun.