İsmail GEMİCİ
Türk milleti, yeryüzünün en köklü tarihî hafızalarından birine sahiptir. Atalarımızın izleri; Orta Asya’nın uçsuz bucaksız bozkırlarından Balkanların serin rüzgârlarına, Kafkasların sarp kayalıklarından Anadolu’nun bereketli topraklarına kadar uzanan geniş bir coğrafyada hâlâ canlılığını korumaktadır. Bu büyük tarihsel yürüyüşün ardında yalnızca at sırtında kazanılmış zaferler ya da kurulan devletler yoktur. Asıl belirleyici olan; Türk milletinin adalet anlayışı, merhamet duygusu, töreye bağlılığı ve insanı merkeze alan devlet tasavvurudur.
Günümüz dünyasında teknoloji, hız ve rekabet insanı merkezin dışına iterken; toplumlar giderek kendi kültürel köklerinden uzaklaşmaktadır. Ancak Türk milleti için durum farklıdır. Çünkü bizim varlığımızın temeli, yalnızca siyasi güç ya da ekonomik kalkınma değildir. Asıl gücümüz; tarihten süzülüp gelen karakterimizde, yüzyılların mayaladığı kültürel derinlikte ve güçlü toplumsal birlik fikrinde saklıdır. Kendi sesini kaybeden bir milletin; ne inşa ettiği şehirlerin ışığı ne de teknolojinin sunduğu imkânlar onu ayakta tutabilir.
Tarihimizin Bize Verdiği Açık Mesaj
Türk milleti, ne zaman kendi değerlerine sıkı sıkıya sarılmışsa o zaman yükselmiştir. Ne zaman dayanışma ruhunu zayıflatmış, iç bağlarını gevşetmişse o zaman gerilemiştir. Tarih, bu gerçeği defalarca göstermiştir.
Bugün Türk dünyası, belki de tarihinin en önemli fırsat dönemlerinden birini yaşamaktadır. Türk Devletleri Teşkilatı’nın kurumsallaşması, ekonomik ve kültürel iş birliklerinin güçlenmesi, genç nesillerin Türk kimliğine artan ilgisi; yalnızca bir “uyanış”ın değil, aynı zamanda yeni bir yüzyıl vizyonunun da habercisidir.
Ancak bu vizyon yalnızca devlet adamlarının omuzlarında taşınamaz. Her Türk ferdinin sorumluluğu vardır. Evinde, işinde, okulunda ve bulunduğu her toplumsal alanda Türk ahlakını ve Türk duruşunu temsil etmek; bu büyük yürüyüşün vazgeçilmez parçasıdır.
Türk Duruşu Nedir?
Türk duruşu; yalnızca bir milletin değil, bir medeniyetin asaleti ve vakarının ifadesidir. Adaletle hareket eder, gereksiz çatışmalardan kaçınır; ancak haksızlık karşısında suskun kalmaz. Doğayı korur, emanete sahip çıkar; büyüğe saygıyı, küçüğe merhameti temel ilke kabul eder. Toplumun huzurunu, bireysel menfaatlerin üzerinde tutar.
Bu değerlerin yeniden hatırlanması, özellikle genç nesiller için hayati bir zorunluluktur. Zira dünya hızla dijitalleşirken, insan ilişkileri yüzeyselleşirken ve tüketim kültürü derinleşirken; kimlik ve değer bilinci her zamankinden daha kıymetli hâle gelmektedir.
Geleceğin Büyük Gücü: Türk Birliği
Yaşadığımız coğrafya ve küresel gelişmeler bize açık bir gerçeği göstermektedir: Birlik, yalnızca kültürel bir ideal değil; aynı zamanda stratejik bir zorunluluktur. Türk dünyası ekonomik gücünü, enerji kaynaklarını, insan sermayesini, ticaret yollarını ve kültürel bağlarını ortak bir vizyon etrafında birleştirdiğinde; yalnızca bölgesel bir aktör değil, küresel ölçekte bir denge unsuru hâline gelir.
Bu birliğin temeli ise resmî belgelerde değil, gönüllerde atılır. Bir millet kendini tanımazsa, kardeşlerini de tanıyamaz. Bu nedenle kökleri hatırlamak, basit bir nostalji değil; geleceği inşa etmenin ilk ve en sağlam adımıdır.
Günümüz Türk Aydınının Sorumluluğu
Bugünün Türk aydını; yalnızca eleştiren değil, yol gösteren bir duruş sergilemek zorundadır. Toplumun ruhuna dokunan fikirler üretmeli, Türk gençliğini umutsuzluğa değil, ideale çağırmalıdır. Toplumsal dağınıklığı onaracak bir dil kurmak, kültürü modern hayatla barıştırmak ve milli kimliği çağın gerekleriyle uyumlu hâle getirmek; Türk aydınının temel vazifesidir.
Türk yolu; modern olmakla milli kalmak arasındaki hassas dengeyi kurabilme becerisidir. Ne teslimiyetçidir ne de köksüz bir yenilik arayışındadır. Geçmişten güç alır, geleceğe kararlılıkla yürür.
Son Söz
Köklerimizi hatırlamak, yalnızca duygusal bir refleks değil; bir milletin kendi kaderine sahip çıkma iradesidir. Bugün değerlerimizi yaşatabilirsek; yarın bu topraklarda daha güçlü, daha huzurlu ve daha bağımsız bir toplum bırakabiliriz.
Unutulmamalıdır ki Türk milleti, yalnızca geçmişiyle değil; geleceğe dair kurduğu büyük idealle millet olmuştur. Bu idealin adı; adalet, ahlak ve birliktir. Ve bu yol, nesiller boyunca sürecek olan kutlu yürüyüşün ta kendisidir.
İSMAİL GEMİCİ
BULTÜRK
Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı
