Yazarlarımız

Korkuların Kapanı, Cesaretin Kapısıdır: Şikayet Değil, Bir Yerden Tutmak Önemlidir

Murat ULUTÜRK

Korkular, hepimizin hayatında zaman zaman karşılaştığı engellerdir. Bazen işin içine belirsizlik, bazen ise geçmişin gölgeleri girer; ama bir şekilde hepimiz bir noktada korkularla yüzleşiriz. Korku, yalnızca ruhumuzda değil, bedenimizde de hissedilir. Bir noktada vücudu sarar, düşünceleri bulandırır, adımlarımızı yavaşlatır. İşte tam o noktada cesaret devreye girer. Cesaret, korkunun tam ortasında ortaya çıkacak güçtür. Ama cesaret, sadece bir duygudan ibaret değildir; cesaret, bir eylem, bir davranış biçimidir.

Cesaretin kaynağı çalışmaktır, üretmektir, aktarmaktır, paylaşmaktır ve etkiyi oluşturmaktır. Korkunun hüküm sürdüğü anlarda, cesaret için en önemli kaynak, harekete geçmektir. Korkuları yenecek ilk adım, harekete geçmektir. Çalışmak, bir amaca doğru ilerlemek, engellere rağmen adım atmak cesaretin en somut haliyle karşımıza çıkar. Korku, sadece insanı geri çeker; ama bir insan amacına yönelik bir şey üretmeye başladığında, korkulara karşı kendini inşa etmeye başlar.

Üretmek, korkulara rağmen varlık göstermenin bir yoludur. Korkular, bir duvar gibi karşımıza çıkabilir, ancak bu duvarları aşmanın yolu, yaratıcı gücümüzü dışa vurmakla mümkün olur. Her ne kadar korku bizi engellemeye çalışsa da, üretmeye devam ettiğimizde, bu engelleri aşabiliriz. Eğer korkuya teslim olursak, kendi potansiyelimizi kaybederiz. Ama üretmek, bir adım daha atmak, hem içsel gücümüzü hem de çevremizdeki dünyayı şekillendirmek için önemli bir araçtır.

Paylaşmak da cesaretin bir parçasıdır. Cesaret, yalnızca kişisel bir kavga değil, toplumla ve çevremizle bağ kurma şeklimizdir. Korkular insanı yalnızlaştırabilir, ama başkalarına açılmak, deneyimlerimizi ve duygularımızı paylaşmak cesareti büyütür. Bu, hem kendi içsel gücümüzü pekiştirir hem de başkalarına cesaret verir. Paylaşmak, bir çeşit kolektif cesaret inşa etmektir. Korkularımıza rağmen, birbirimizle paylaştıkça güç buluruz. Cesaret, sadece bireysel bir yolculuk değil, toplumsal bir hareket haline gelir.

Ancak bu süreçte önemli bir diğer nokta var: Şikayet değil, bir yerden tutmak önemlidir. Zorluklarla karşılaştığımızda, çoğu zaman ilk refleksimiz şikayet etmek olur. “Her şey yolunda gitmiyor”, “Bu sistem adaletsiz”, “Şansım yok” gibi cümleler kolayca dile gelir. Şikayet, bir durumu kabullenmek ve çözüm aramadan o durumla yaşamaya devam etmektir. Ama şikayet etmek, bizi yalnızca daha da pasifleştirir. Şikayet etmek, gerçek bir değişim yaratmaz, çünkü değişim, sadece durumu kabullenmekle değil, o durumu değiştirecek adımlar atmakla mümkündür.

İşte burada devreye “bir yerden tutmak” girer. Şikayet etmeye gerek yoktur; çözüm aramak, bir adım atmak ve bir yerden tutmak gerekir. Bu “bir yerden tutmak”, bir durumla yüzleşmek ve o durumla ilgili bir şey yapmak anlamına gelir. Korkuların bizi sarıp sarmaladığı o anlarda, şikayet etmek yerine, bir yerden tutarak çözüm üretmeye çalışmalıyız. Zorluklarla başa çıkmanın yolu, çözüm aramaktır. Şikayet etmek, hiçbir şey değiştirmez; ama bir yerden tutmak, insanı cesaretlendirir, adım attırır ve ilerlemeye yönlendirir.

Korkular vücudu sararsa, şikayet etmek değil, bir yerden tutmak önemlidir. Cesaretin özü, korkuya rağmen hareket etmekte yatar. Korku, her zaman olacaktır; ama cesaret, bu korkulara karşı bizim eyleme geçiş biçimimizdir. Cesaretin kaynağı, içimizdeki gücü dışa vurmak ve sürekli bir çözüm üretme çabasında olmaktır. Korkuları aşmanın yolu, üretmek, paylaşmak ve çözüm aramaktan geçer. Eğer bir insan sadece şikayet etmekle yetinirse, korkular onu sarar, ama bir yerden tutan, harekete geçmeye karar veren kişi, korkuların üzerine adım atar ve her seferinde daha güçlü çıkar.

Sonuçta, korkular ne kadar güçlü olursa olsun, şikayet etmek değil, bir yerden tutmak gerekir. Çünkü cesaret, korkuya karşı bir direniş değil, korkunun içinde bulunarak adım atmakla büyür. Cesaretin gerçek kaynağı, eyleme geçmek, çözüm üretmek ve bu süreçte başkalarına ilham vermektir. Bir yerden tutmak, hem bireysel bir güçtür hem de toplumsal bir değişim yaratma potansiyeline sahiptir.

Bir Cevap Yazın