Yazarlarımız

Fatih’i Fatih yapan alim: Molla Gürani

Allah dostu Molla Gürani Hazretleri, Fatih Sultan Mehmet’i yetiştiren bir alimdi. Hayatı İslam’ı öğretmekle geçti…

Osmanlı alimlerinden Molla Gürani Hazretleri, aynı zamanda büyük bir Veli’dir. 1410‘da, Suriye’nin Gürân kasabasına bağlı bir köyde doğdu. Küçük yaşta Kur’ânı Kerim’i ezberledi. 17 yaşındayken Şam’a gidip ilim tahsil etti. Şam’dan Kahire’ye gitti. Değerli bir alim olarak yetişti. Medreselerde ders verdi. Meşhur alim Molla Yegân, Hac’dan dönüp İstanbul’a gelince, Sultan İkinci Murad Han’ın otağına gitti. Sohbet sırasında Padişah; “Bize ne getirdin?” diye sordu. Molla Yegân; “Tefsir, hadis ve fıkıh ilminde iyi yetişmiş bir alim getirdim” dedi. Bunun üzerine Padişah, onu içeri getirmelerini söyledi. Molla Gürani içeri girip, selam verdi, el öptü.

PADİŞAH ONU SEÇTİ
Sultan İkinci Murad, Molla Gürani’yi oğlu Şehzade Mehmet’in yani Fatih’in yetiştirilmesi ile görevlendirdi. Şehzade Mehmet (Fatih), bu sırada Manisa’da emîrdi. Babası İkinci Murad Han, oğlunun (Fatih’in) yetişmesi ve eğitilmesi için pek çok alimi ona hoca olarak göndermişti. Fakat Şehzade Mehmet, zeki ve celalli olduğundan, giden hocalar onu bir türlü derse yanaştıramamıştı. Bu sebeple İkinci Murad, Molla Gürani’nin heybetli ve vakur bir alim olduğunu görerek, sert tutumunu duyup, bu iş için onu tayin etti. Onun iyi bir eğitimden geçmesini istediğini söyleyip, gerekirse dövebileceğini de işaret etti. Bunun üzerine Molla Gürani, Manisa’ya gönderildi.

MEHMET’İ EĞİTTİ
Molla Gürani, Şehzade Mehmet’in (Fatih’in) yetişmesi için ona ders vermeye başladı. Vakur ve sert tutumuyla, Şehzade Mehmet’in hırçınlığını yatıştırdı. Hatta ders sırasında; “Terbiye etmek, eğitmek için onu dövdüm” manasındaki Arapça cümleyi dil bakımından tahlil ve tercüme ettirdi. Bu tutum karşısında Şehzade Mehmet derslere devam edip, kısa zamanda Kur’ânı Kerim’i hatmetti ve ilim öğrendi.

VEZİRLİĞİ REDDETTİ
Fatih Sultan Mehmet’in yetişmesinde, Molla Gürani’nin büyük emeği geçti. Bu bakımdan Fatih, şehzadeliğinden beri hocasını çok sever, saygı ve hürmette kusur etmezdi. Babası İkinci Murad’dan sonra tahta geçen Fatih Sultan Mehmet, Molla Gürani’yi vezir yapmak istedi. Molla Gürani bu teklifi kabul etmeyerek, “Huzurunuzda, size devlet işlerinde çok hizmet edenler vardır. Veziriniz, onlardan başkası olursa kalpleri kırılır ve sultanımıza zarar gelir” dedi. Sultan, bu sözü beğendi ve onu kadıasker yapmak istediğini bildirince, bunu kabul etti. Kadılığa başlayınca, ayrıca müderrislik görevini de yürüttü. Daha sonra Bursa evkâf idâresi vazifesi ve kadılık vazifesi ile Bursa’ya gönderildi. Sonra bazı sebeplerle Anadolu’dan ayrılıp Mısır’a gitti. Molla Gürani, Mısır’a vardığında, Mısır Sultanı Kayıtbay’dan tam bir kabul ve çok ikram, hürmet gördü. Bir müddet sonra Fatih Sultan Mehmet, Mısır Sultanı Kayıtbay’a, Molla Gürani’yi göndermesini rica etti. Sultan Kayıtbay de büyük hediyelerle Molla Gürani’yi Fatih Sultan Mehmet’e gönderdi.

AKIL HOCASIYDI
Molla Gürani, İstanbul’a gelince, Sultan ona çok hürmet gösterip, ikinci kez Bursa kadılığına tayin etti. Sonra yeniden kadıaskerliğe getirildi. Bu arada müderrislik ve eser yazmakla da meşgul iken, 1480 senesinde Şeyhülislamlık makamına getirildi. Fatih Sultan Mehmet ona; maaş, hizmetçi ve diğer yardımları yanında, çok hediyeler vererek, ikram ve hürmet gösterdi. Fatih Sultan Mehmet’e çok nasihat eder, işlerinde yardımcı olurdu. Ona karşı duyduğu samimi sevgi ve alaka sebebiyle, yeri geldikçe tenkid etmekten, uyarmaktan çekinmezdi. Nasihatlerini sert sözlerle söylemekten çekinmezdi. Molla Gürani, devrin alimlerine mütevazı davranır ve onlara karşı kıskançlık göstermezdi. Hatta resmi vazifelerde kendinden daha üst makamlara çıkan alimleri takdir ederdi. Pek çok alim yetiştirdi. Günlerini hep ders vermekle, kitap yazmakla ve ibadetle geçirirdi. Molla Gürani, ayrıca çok hayır ve hasenat yapmıştır. Dört cami, bir Dâr-ül-hadîs medresesi, bir hamam ve binalar yaptırmıştır.

ÖLECEĞİNİ ANLAMIŞTI
Molla Gürani, vefat ettiği 1488 senesinin kış döneminde talebelerini yanında topladı. Onlara “İkindi vaktine kadar benim üzerime Kur’ân-ı Kerim okumaya devam ediniz, ikindiden fazla uzamaz” dedi. Hafız talebeleri, Kur’ân-ı Kerim okumaya başladılar. Müezzin, Allahüekber diye ezan okumaya başlayınca, Molla Gürani Hazretleri; “Lâilâhe illallah” diyerek vefat etti. Sultan İkinci Bayezid, namazında bulundu. İstanbul ahalisi onun vefatından dolayı ağladı. Cenazesi kabrin başına getirilince, vasiyetine rağmen kimse ayağından tutup çekmeye cesaret edemedi. Cenazesini bir hasır ile kabrin yanına çektiler ve kabre indirip defnettiler. Kabri, Aksaray- Topkapı arasındaki eski tramvay yolunun sol tarafında bulunan kendi yaptırdığı câminin önündedir.

Bir Cevap Yazın