Yazarlarımız

ÇIRMEN SAVAŞI MITOLOJI DEĞIL, GERÇEK BIR KAHRAMANLIK DESTANIDIR

Nevzat ÖZTÜRK

26 Eylül 1371 Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’da kalıcı bir hâkimiyet kurmak adına önemli bir zafer elde ettiği gündür. Avrupa’nın kapılarını aralayan bir dönüm noktasıdır. Çirmen Savaşı, Osmanlı’nın askeri kabiliyetini ve stratejik zekasını ortaya koyarak imparatorluğun gelecekteki genişleme sürecinin temellerini atmıştır.

İntikam Ateşi

Osmanlı hükümdarı I. Murad, Anadolu’da bir sefere çıkmışken, bu durumu fırsat bilen Sırp Kralı Jovan Uglješa, Makedon Kralı Vukašin Mrnjavčević ve Prilep Kralı Marko Mrnjavčević, Osmanlı’ya karşı büyük bir ittifak oluşturdu. Sırp kral Jovan Ugljesa, Sultan 1. Murad Hüdevendigar’ın Anadolu’da, beyliklerle uğraşırken Edirne yönüne saldırıp Osmanlı Devleti’ni hazırlıksız yakalamak istedi. Bu krallar, 1364 yılındaki Sırpsındığı Muharebesi’nin kaybının intikamını almak amacıyla 70.000 kişilik ordularını Osmanlı topraklarına sürerek Edirne’ye ulaşmayı hedeflediler. Lala Şahin Paşa komutasındaki 800 Osmanlı akıncısı, sayıca az olmasına rağmen Lala Şahin Paşa’nın yönetiminde manevra yeteneği yüksek, taktiksel olarak üstün bir kuvvetti.

Osmanlı’nın Savaş Stratejisi

Bu devasa ittifakın Osmanlı topraklarına ilerlediğini haber alan Lala Şahin Paşa, yalnızca 800 kişilik bir Osmanlı birliğiyle düşmanın peşine düştü. Düşman ordusu Çirmen bölgesinde kamp kurduğunda, Lala Şahin Paşa düşmanın dalgın ve hazırlıksız halini değerlendirdi. Atların ardına yerlerde toz-duman çıkaran aparatlar takıldı, aynı anda sayısız ateş yakıldı ve gece vakti Osmanlı atlıları sessizce harekete geçti. Baskın anında ortalık atların ardındaki aparatların çıkardığı toz-duman ve etrafta sayısız ateş, ellerde meşaleler ve davullarla düşmana hücum ettiler.

Zafer Aklını Kullananların

Beklenmedik bir saldırı karşısında hazırlıksız yakalanan düşman askerleri, büyük bir Osmanlı ordusuyla karşılaştıklarını sandılar. Bu korku ve panik içinde Meriç Nehri’ne yöneldiler. Bu kaçış sırasında çok sayıda asker nehrin akıntısında boğuldu, geride kalanlar ise Osmanlı birliklerince mağlup edildi. Ne olduğunu anlayamadan yakalanan ve panikleyen düşman ordusu, hatlara sızan Osmanlı atlılarının, Sırp ve Makedon komutanlarını öldürmesi ile darmadağın edildi. Bu savaşta iki kral hayatını kaybetti, hayatta kalan üçüncü kral ise yakalanıp idam edildi. Savaş, Osmanlı Devleti’nin zaferi ile sonuçlandı. Sırp tarafı binlerce zayiat verdi. Ayrıca binlerce Sırp askeri kaçmak isterken Meriç nehrinde boğuldu.

Avrupa’ya Açılan Kapılar

Çirmen Savaşı sonrasında Osmanlı Devleti, Makedonya’ya kadar ilerleyerek Drama, Kavala ve Serez gibi stratejik şehirleri ele geçirdi. Bu zafer, Osmanlı’nın Balkanlar’daki üstünlüğünü pekiştirdi ve Sırp Kralı Lazar ile Bulgar Kralı, Osmanlı hâkimiyetini kabul etmek zorunda kaldı. Böylelikle Osmanlı’nın Balkanlar’daki fetihleri hız kazandı ve Avrupa’ya uzanan yollar Osmanlı için daha geniş bir hale geldi. Osmanlı akıncı birliklerinin sayıca çok az olmasına rağmen karşısındaki sayıca çok üstün bir orduyu mağlup etmesi Yahya Kemal Bayatlı’ya “AKINCI şiirini,” Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik/ Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik…” yazdırmıştır. Ne yazık ki gerek tarihçilerimiz gerekse edebiyatçılarımız bunu bilmiyorlar.

Sonuç ve Etkileri

Çirmen Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkanlar’da askeri gücünü ve stratejik becerilerini gösterdiği, imparatorluğun yükselişini hızlandıran önemli bir kilometre taşı olarak tarihe geçti. Avrupa’ya açılan kapılar aralanırken, Osmanlı’nın Balkanlar üzerindeki hâkimiyeti de sağlam bir temele oturdu. Bu zafer, Osmanlı’nın gelecekteki fetihlerinin müjdecisi olmuştur. Çirmen Muharebesi, Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkan fetihleri açısından kritik bir dönüm noktasıdır. Bu zafer, Osmanlıların bölgedeki hakimiyetini pekiştirdi ve Balkan devletleri üzerindeki etkilerini artırdı. Osmanlı İmparatorluğu, bu savaşla birlikte Balkanlar’da daha da güçlenerek ilerlemesini sürdürdü. Sırp tarafı ise Osmanlı’ya bağlılığını ilan etmek zorunda kaldı, böylece Osmanlı hakimiyeti daha da sağlamlaştı. Böylece Osmanlı’nın Balkanlardaki fetihleri kolaylaştı. Osmanlı Devleti’nin Balkanlardaki ilerleyişi hız kazanmıştır.

Bu zaferi ülkemizin büyük çoğunluğu bilmiyor ne yazı ki! Daha doğrusu öğretilmiyor. Bizler Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği (BULTÜRK) olarak tarihi ve kültürel değerlerimizi gelecek kuşaklara aktarma sorumluluk bilinciyle Çirmen Savaşı’nın manevi dinamiklerinden Kırcaali’yi tanıtmak için İçişleri Bakanlığımızın desteklediği proje ile “KIRCAALİ EFSANESİ BELGESEL”’ni çektik. Ahmet Yesevi’nin dergahında yetişen Horasan Erenleri “KIZIL ELMA” ülküsü ile Buhara’dan yola çıkarak önce Ahlat’a, oradan yeryüzüne sefere çıkmışlardır. Gıyasettin Hüsrev’in oğlu ve talebesi olan Kırcıların Ali (Kırcaali)’ye İslam’ı Balkanlara götürme görevi verilmiştir. Aldığı görevi layıkıyla yapmak için yola çıkan Kırcaali Anadolu’da birçok ili ziyaret eder, sabah namazlarında halkla buluşarak davasını anlatır. Cemaatten kendisine katılımlar devam eder, Alanya-Gelibolu ve Edine’ye ulaşır. Sırpların Osmanlı’ya karşı savaş hazırlığını görünce kendisine inan ve güvenen erenlerle Çirmen Savaşı’na iştirak eden Kırcaali, savaşın zaferle sonuçlanması sonucunda Balkanlara İslam’ı ulaştıran manevi önder olur. Kırcaali şehrinde medfun olan Kırcaali halen gerçek mekanına nakledilmeyi bekliyor.

Dernek olarak çektiğimiz “KIRCAALİ EFSANESİ BELGESELİ”’ halen TRT BELGESEL’de yayınlanmak için sıra bekliyor (2 Yıldır inceleniyor). Şimdilerde bu belgeseli halkımızla buluşturmak için yaptığımız “YENI TÜRKIYE YÜZYILINDA RUMELI’YE GEÇIŞ ve KIRCAALI EFSANESI” Projemizi başlatıyoruz. Amacımız Türkiye’nin her ilinde bu belgeseli halkımızla, gençlerimizle buluşturmaktır.

Bu konuda tüm STK’larımızın, Belediyelerimizin, gönüllü kuruluşların bize destek olması beklentimizdir. Salonları dolduralım, belgeseli kitlelerle buluşturalım istiyoruz. Belgeselimizin uzun metrajlı filminin çekim sponsorluğunu üstlenecek iş adamlarımıza ihtiyacımız var. “KIRCAALİ EFSANESİ BELGESELİ”’nin halen “TRT BELGESEL”’de niçin yayınlanmadığını sorgulayacak ve yayınlanmasını sağlayacak yöneticilere, derdimizi Cumhurbaşkanımıza iletecek kanallara ihtiyacımız var. Bu belgesel bir ilktir, bir fedakârlık ve amatör ruhun eseridir. Oyuncularının bir kısmı gönüllü halkımız, İslam davasının erleri, derneğimizin üyeleri, yöneticileridir. “Marifet iltifata tabidir” sözü ne güzel ifade ediyor. Bu belgeselde gönüllü rol alan Ahlatlı gençler, halk, oyuncular yaptıkları işin takdir edilmesini bekliyorlar elbet. İnanıyorum ki Sayın Cumhurbaşkanımız bu konularda çok hassastır. Sesimizi duyurabilirsek aynı gün dönüş olacaktır.

Sayın Cumhurbaşkanım,

Horasan Erenlerinin Kızılelma ülküsü ile Balkanlara İslam’ı ulaştırma yolculuğunu konu alan “KIRCAALİ EFSANESİ BELGESELİ”’ izleyiniz/izletiniz. Biliyorum ümmetin dertleri ile gece gündüz uğraşıyorsunuz. Rabbim yar ve yardımcınız olsun.

TRT’ye talimat veriniz, Kültür ve Turizm Bakanımız, Milli Eğitim Bakanımız meseleyi sahiplensinler. Böylece geniş halk kitlelerine, gençlerimize belgeselimizi izletelim, ecdadımızın Kızılelma ideali ile yollara düşüşünü, davasına sahip çıkmasını ve nihayet Allah’ın inayeti ile zafere ulaşmalarını görsel anlatımla hafızalara kazıyalım. “Sefer bizden, zafer Allah’tandır”

Bir Cevap Yazın