Yazarlarımız

Avrupa’nın Yükselişi Tesadüf mü?

BGSAM

Bugün Avrupa’nın bilim, teknoloji ve refah açısından dünyanın en gelişmiş bölgelerinden biri olduğu su götürmez bir gerçek. Ancak 1500’lerde sokakları lağıma dönüşmüş, hijyen anlayışı neredeyse sıfır olan bir kıtadan, böylesine büyük bir medeniyet hamlesi nasıl mümkün oldu?

Bu soruya genellikle bilimsel ilerleme, sanayi devrimi, sömürgecilik ve çalışma ahlakı gibi nedenlerle cevap verilir. Ancak, farklı bir perspektiften bakarsak, Avrupa’nın yükselişinin “şans ve krizlerin itici gücü” sayesinde de gerçekleştiğini görebiliriz. Yani Avrupa, akıllıca bir planı uygulamaktan çok, krizlerden ders çıkarıp bunları avantaja çevirdi.


1. Avrupa’nın Çaresizliği: Krizler ve Adaptasyon

Dünyanın diğer büyük medeniyetlerine baktığımızda, Osmanlı, Çin, Hint ve İslam dünyası gibi büyük güçlerin uzun süre istikrarlı bir yapıya sahip olduğunu görüyoruz. Avrupa ise 1500’lerde felaket üstüne felaket yaşıyordu:

  • Sürekli Savaşlar: Avrupa, iç savaşlar ve mezhep savaşlarıyla kavruluyordu. Osmanlı’nın 16. yüzyıldaki yükselişi, Avrupa devletlerini daha iyi organize olmaya ve askeri inovasyonlara yatırım yapmaya itti.
  • Veba ve Salgınlar: 14. yüzyılın Kara Veba’sı, Avrupa’nın iş gücünü ciddi şekilde azalttı. Ancak bu, tarımda verimliliği artırmaya ve mekanizasyona yönelmeye zorladı.
  • Kıtlıklar ve Açlık: Avrupa’da 1500-1800 arasında sık sık yaşanan kıtlıklar, insanları yeni tarım yöntemleri ve alternatif besin kaynakları keşfetmeye itti.

Avrupa’nın yükselişi, “önceden planlanmış bir büyüme” olmaktan çok, hayatta kalma refleksiyle yapılan değişikliklerin birikimi olabilir.


2. Osmanlı ve Çin’in Rehaveti: Alternatif Senaryo

Şimdi bir de olaya tersten bakalım: Eğer Avrupa bu krizleri yaşamamış olsaydı, belki de bugün Çin, Osmanlı veya Hint medeniyetleri dünya lideri olabilirdi.

  • Osmanlı İmparatorluğu geniş toprakları, güçlü ordusu ve sağlam ekonomik sistemiyle 16. yüzyılda Avrupa’dan çok ilerideydi. Ancak, Avrupa kadar büyük tehditler ve krizlerle karşılaşmadığı için, radikal değişim ihtiyacı hissetmedi. Bu yüzden Sanayi Devrimi’ne ayak uyduramadı.
  • Çin ise 15. yüzyılda dünyanın en gelişmiş denizcilik teknolojisine sahipti (Zheng He’nin keşifleri). Ancak kendi içine kapanarak, ticaretin ve keşiflerin önemini yitirdi. Avrupa’nın “Hayatta kalmak için yeni ticaret yolları bulmalıyız” zorunluluğu, Çin’de yoktu.

Yani, Avrupa’yı büyük yapan şey mevcut şartların onu mecbur bırakmasıydı. Osmanlı veya Çin gibi güçlü imparatorluklar, kendilerini güvende hissettikleri için yenilik yapmak zorunda kalmadılar ve sonunda geride kaldılar.


3. Coğrafyanın Şansı: Avrupa’nın Avantajı

Avrupa’nın başarısını sadece krizlerle açıklamak da eksik olur. Coğrafi faktörler de büyük rol oynadı.

  • Irmaklarla Dolu Bir Kıta: Avrupa, ticareti kolaylaştıran nehirler sayesinde ulaşımı ve ekonomik hareketliliği artırdı. Osmanlı gibi dev kara imparatorluklarında lojistik çok daha zordu.
  • İklim Avantajı: Avrupa’nın ılıman iklimi, tarımı ve sanayileşmeyi kolaylaştırdı. Afrika’nın sıcak çölleri veya Asya’nın musonları gibi aşırı doğa olayları yoktu.
  • Parçalı Siyasi Yapı: Avrupa’da tek bir büyük imparatorluk yerine, sürekli rekabet içinde olan küçük devletler vardı. Bu, sürekli ilerlemeye ve daha iyi yönetim sistemleri geliştirmeye zorladı.

Osmanlı, Çin veya Hint medeniyetleri gibi tek bir güçlü devlet altında birleşmiş olsaydı, belki de tek bir yanlış karar bile tüm kıtanın gerilemesine neden olabilirdi. Avrupa’da ise bir ülke hata yapsa bile diğerleri yoluna devam ediyordu.


4. Avrupa’nın “Kirli” İcadı: Sömürgecilik ve Kölelik

Avrupa’nın başarısının en karanlık yönlerinden biri de sömürgecilik.

  • Amerika, Afrika ve Asya’dan zorla getirilen kaynaklar ve iş gücü, Avrupa’nın gelişimini hızlandırdı.
  • Avrupa’da Sanayi Devrimi’ni başlatan ham maddelerin birçoğu sömürge ülkelerden çalındı.
  • Köle ticareti sayesinde ucuz iş gücü sağlandı, bu da Avrupa ekonomisinin büyümesine katkıda bulundu.

Bugün Avrupa’nın gelişmişliğini överken, bu refahın büyük ölçüde sömürü ve talan üzerine kurulduğunu unutmamak gerekiyor.


Sonuç: Avrupa’nın Yükselişi Gerçekten Bir Medeniyet Başarısı mı?

Genellikle Avrupa’nın yükselişi, bilim, sanayi ve reformlar gibi modern gelişmelerle açıklanır. Ancak farklı bir açıdan bakarsak, Avrupa’nın bugünkü konumuna gelmesinde şans, krizlerden alınan dersler, rekabet, coğrafi avantajlar ve sömürgecilik büyük rol oynadı.

Bu da şu soruyu akla getiriyor:
Eğer Osmanlı, Çin veya Hint medeniyetleri de Avrupa’nın yaşadığı büyük krizleri yaşasaydı, acaba bugün dünya sahnesinde roller farklı olur muydu?

Tarih bazen, şansın ve zorunlulukların getirdiği sonuçlarla şekillenir. Avrupa’nın bugünkü başarısı, planlı bir medeniyet projesi olmaktan çok, zorluklara verilen reaksiyonların birikiminden ibaret olabilir.

Bir Cevap Yazın