Murat ULUTURK
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ölüm yıldönümünde rahmet ve minnetle anarken, onu anlamanın ve taşımanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlamalı ve hatirlatmaliyız. Atatürk’ü taşımak, sadece heykellerini dikmek ya da resimlerini duvarlara asmakla sınırlı bir eylem değildir.
O’nu taşımak, fikirlerini, ülküsünü ve bizlere bıraktığı bağımsızlık mirasını doğru anlamak ve hayata geçirmektir. Bunun ilk adımı ise O’nu okumak ve gerçek anlamda tanımaktır.
Ne yazık ki, yıllar içinde Atatürk’ün görüşleri ve idealleri, siyasi çıkarlar uğruna çarpıtılmış, yanlış anlaşılmış ya da anlatılmıştır.
Bir yanda Atatürk’ü sadece birkaç sloganla tanımlayan ve onun derin fikirlerini yüzeysel hale getiren yaklaşımlar, diğer yanda ise Batı değerlerine körü körüne bağlanmayı “Atatürkçülük” olarak yansıtan çarpık anlayışlar…
Bu durum, Atatürk’ün gerçek mirasına yapılan en büyük ihanettir.
Atatürk’ü sadece Batı hayranı bir lider olarak göstermek, onun “muasır medeniyet” hedefini anlamamaktır. Atatürk, sadece Batı’nın değerlerini kopyalamayı değil, Türk milletinin kendi değerlerinden kendi koklerinden güç alarak Batı’nın da ötesine geçmesini hedeflemiştir. Ayrıca, Atatürk’ün İslam’a ve Türk milletinin inançlarına olan saygısı da çoğu zaman görmezden gelinmiştir. Kuran’ı Türkçeye çevirtmek, halkın dini daha iyi anlamasını sağlamak gibi girişimleri, onun bu konudaki hassasiyetinin bir kanıtıdır.
Bugün, özellikle genç nesillere Atatürk’ü doğru bir şekilde anlatmak, toplum olarak en önemli görevlerimizden biridir.
O’nun çocukluk yıllarından başlayan liderlik yetenekleri, bağımsızlık mücadelesindeki azmi, ve Türkiye Cumhuriyeti’ni çağdaş bir devlet haline getirme çabaları, gençlerimiz için büyük bir ilham kaynağıdır.
Atatürk’ün çizdiği tam bağımsızlık rotasından sapmak, bugün bizi dış mihrakların oyunlarına, siyasi maceralara ve ülkemizin çıkarlarının heba edilmesine sürüklemektedir. Bu durumdan kurtulmanın yolu, Atatürk’ü okumak, anlamak ve onun gösterdiği hedefler doğrultusunda hareket etmektir.
Atatürk’ü doğru anlayarak yetişen bir nesil, Türkiye’yi her alanda lider bir ülke haline getirebilir.
Bu, sadece bir hayal değil, Atatürk’ün bize bıraktığı mirasın doğal sonucudur. Bugün onu anlamayan ve onun çizgisinden uzaklaşan yöneticiler, ülkemizi tehlikeli yollara sürüklerken, bizler Atatürk’ün mirasına sahip çıkmalı ve bu mirası geleceğe taşımalıyız.
Atatürk’ü taşımak, yalnızca sözde değil, özde bir mücadele gerektirir. Bugün Atatürk’ün “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir” sözüne ne kadar sadık kalıyoruz? Millet olarak bu soruyu kendimize sormalı ve yanıtını eylemlerimizle vermeliyiz.
Atatürk’ü anarken, onu sadece anmakla yetinmeyelim.
Onu okuyalım, anlayalım ve fikirlerini gelecek nesillere doğru bir şekilde aktaralım. Ancak o zaman, Türkiye Cumhuriyeti, onun hedef gösterdiği gibi çağdaş uygarlık seviyesinin de ötesine geçebilir.
Atatürk’ü taşımak; onunla yürümek, onunla düşünmek ve onunla geleceği inşa etmektir.